“Günlük hayatımızda en çok kullandığımız ve canımızı en çok sıkan şey nedir?” diye düşündüğümüzde aklımıza gelebilecek şeylerin ilk başında büyük …
“Günlük hayatımızda en çok kullandığımız ve canımızı en çok sıkan şey nedir?” diye düşündüğümüzde aklımıza gelebilecek şeylerin ilk başında büyük ihtimalle alarmlar yer alır. Bu alarmlar çoğu zaman günümüzü kurtardığı gibi bazen de uykumuzu mahveder. Peki hayatımızın her alanında kendini çokça hissettiren bu alarmların olmadığı dönemde insanlar görevlerini yerin getirebilmek için istedikleri saatte nasıl uyanabiliyorlardı?
Bu soruya cevap aramadan önce ilk “ilkel zaman ölçer”, yani saatin nasıl bulunduğuna değinmemiz gerekiyor. Eski Yunanlar ve Mısırlılar, Güneş’in hareketlerine göre gölgenin hareket etmesiyle çalışan güneş saatlerini ve dikilitaşları geliştirdiler. 1500’lü yıllara gelindiğindeyse insanlık kum saatlerini ve su saatlerini üretti. Günümüzdeyse genellikle akıllı telefonlarımızdan kullandığımız alarmlara bağımlı yaşıyoruz.
Hiçbir icat yoksa ve vaktinde uyanmaları gerekiyorsa bol bol su içip yatıyorlardı.
İnsanlar bu bol su içme sayesinde, Güneş doğmadan hemen önce yapılması gereken işleri varsa onları hallediyorlardı. Mesane kontrol sistemi olarak adlandırılan bu uyanma sistemi, Yerli Amerikalılar tarafından da zamanında kullanılmıştır.
Saatin icadından önce çivili mumdan faydalanıyorlardı.
Antik çağın ilk buluşlarından olan mum, hem ısınma hem de hatırlatıcı olarak kullanılabiliyordu. Hatırlatıcı temelli bu alarm sistemine benzeyen çivili mumda, istenilen zaman aralığına bir çivi tutturuluyordu ve eriyen mum damlaları çivinin seviyesine geldiğinde mumluğun altına düşerek ses çıkarıp uyarıda bulunuyordu.
Peki ilk çalar saat nasıl ortaya çıktı?
Alarm fikrinin temeli, Antik Yunan fizikçisi ve matematikçisi Ktesibios’a dayanıyor. Ktesibios, belirli bir ritimle depoya su dolarak çalışan su saatinin mucididir. Bu, ilk alarm saatidir fakat bu saat yeterince gürültüye sahip olmadığı için alarm açısından pek de kullanışlı değildi.
Ardından fikirleri günümüzde bile tartışılan filozof Platon, kendi alarm saatiniicat etmiştir. Bu alarm, su saatidir ve çıkardığı sesle insanları uyandıran ilk başarılı çalar saattir.
Platon’un ürettiği alarm saati Yunan mühendislik ekolu Ctesibius daha verimli hale getirmiştir. Ctesibius, bunu alarma kadran ve işaretçi ekleyerek alarmı planlanabilir hale getirerek yapmıştır. İnsanlar Ctesibius sayesinde tarihte bilinen ilk kez ne zaman uyanacaklarını kontrol edebiliyorlardı.
Tarihin ilerleyen zamanlarında Antik Yunanlar, ilk mekanik saati icat etmişlerdir. Bu icat zamanla dünyada bulunan her medeniyete yayılmıştır.
Sanayi devriminden sonra insanlar nasıl uyanıyordu?
Sanayi Devrimi sonrası İngiltere ve İrlanda’da uyandırıcılar aktif olarak görev almaya başladı. Bu uyandırıcı insanlar uzun bir çubukla uyandırılacak kişinin camına uyandırasıya kadar vurarak çalışmaktalardı. Uyandırıcılar çalar saate göre birkaç peni karşılığında daha ucuz hizmet sağladıkları için çalışan insanların bu mesleğe gösterdikleri talep de fazlaydı. Çalar saatin fiyatı uygunlaşıp halk arasında yaygınlaştığındaysa bu meslek sona ermiştir.
24 Ekim 1876’ya gelindiğindeyse Amerikalı saatçi Seth E Thomas; modern sayılabilecek, herhangi bir zamanda kurulabilenmekanik bir kurmalı çalar saatin patentini almıştır. Bu saat teknoloji öncesi çalar saatlerin öncüsü olmuştur. Günümüze gelindiğindeyse alarm sistemi, akıllı telefonlarımız aracılığıyla ceplerimize girebilecek kadar küçülmüş ve pratikleşmiştir.