İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2022’nin ikinci altı ayında asgari ücrete yapılacak artışı …
İşçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 2022’nin ikinci altı ayında asgari ücrete yapılacak artışı belirlemek üzere toplandı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in başkanlığında, Bakanlığın Reşat Moralı Salonu’ndaki toplantıda, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkanı Ergün Atalay ve Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol da yer alıyor. Toplantıda, işçi kesimi adına TÜRK-İŞ, işveren kesimi adına TİSK asgari ücrette yapılacak artışa dair görüş ve önerilerini sunacak.
ŞU ANDA 4253 LİRA
2021’de brüt 3 bin 577 lira, net 2 bin 825 lira olarak uygulanan asgari ücret yüzde 50’lik artışla 2022 yılı için brüt 5 bin 4 lira, net 4 bin 253 lira olarak belirlenmişti. Asgari ücretin işverene toplam maliyeti, bir işçi için 5 bin 879 lira 70 kuruş düzeyinde. Bunun 5 bin 4 lirasını brüt asgari ücret, 775 lira 62 kuruşunu sosyal güvenlik primi, 100 lira 8 kuruşunu ise işveren işsizlik sigorta fonu kalemi oluşturuyor.
İŞÇİ VE İŞVEREN TEMSİLCİLERİ KONUŞMA YAPTI
Toplantının başında sırasıyla TİSK Başkanı Burak Akkol ve Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay da asgari ücrettin beklentilerine dile getirdi.
TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol:“Hem işçi tarafı hem devletimizin himayelerinde hem de işverenlerimizin mutabakatıyla ara bir zam ihtiyacında mutabık olduk. Buraya isteyerek geldik. Vatandaşımızın beklentisinin karşılanması konusunda TİSK olarak tam bir mutabakatla buradayız. Enerji fiyatları dedik, yanı başımızda savaş var. Aynı belirsizlikler işçilerimizi iş sahiplerini etkiliyor. Dengeli bir asgari ücret tespiti yapılmasında TİSK elini taşın altına koyacaktır. Son buluşmamızda 40 yıllık konuşulan hayata geçti. Onlardan bir tanesi yüzde 50’lik bir zam yapıldı. Sayın Bakanımız da çok iyi bilir. Asgari ücretten vergi alınmaması konusudur. Asgari ücretten vergi alınmıyor. 14 milyon çalışanın asgari ücret kadar kısmının vergi alınmaması bu komisyonun çıktısıdır. Güzel bir mutabakat olmuştu. 3’lü imza ile kamu, işveren, işçi kesiminin mutabakatıyla tamamlanmıştı. Kıymetli çalışanlarımızı işletmelerimizi koruyan, ihracat yapan işletmelerimizi koruyan dengeli bir süreç olacağını ümit ediyorum.”
Türk İş Başkanı Ergün Atalay:“Sayın bakanım uzun yıllar sonra ilk defa asgari ücretle ilgili bir toplantı yapıyoruz. Haziran ayı sonlarına doğru. Şimdi bu son 5 aydır enflasyonda olan yüksek artış özellikle gıdada olan artıştan kaynaklı bir iş. Bu toplantı ile ilgili bizi buraya davet ettiğiniz için sayın Cumhurbaşkanına da teşekkür ediyorum. Sayın Bakanım asgari ücretle ilgili son 5 aydır ocak ayında güzel bir zam yaptık ama maalesef bu zam özellikle gıdadaki yüksek enflasyondan dolayı eridi. Dar ve sabit gelirli çalışanlar ülkede en büyük sıkıntıyı çeken toplumun kesimi. İnsanlar ekonomik sıkıntı içerisindeler onun için bu toplantı oluyor.Geçen hafta Cumhurbaşkanını ziyaretinden sonra toplantı organize edildi. Enflasyon ortada bu enflasyon çerçevesinde kamuoyunu, asgari ücretliyi nefes aldıracak bir düzenleme olmasını arzu ediyorum.”
BAKAN BİLGİN: KOMİSYON ÇALIŞMALARINI YARIN SONUÇLANDIRACAK
Akkol ve Atalay’ın ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Bilgin söz aldı. Komisyonun çalışmalarını yarın sonuçlandıracağını ifade eden Bakan Bilgin, “Bakan Bilgin ” Türkiye imkanlara sahip bir ülkedir. Bugün geldiğimiz ortamda çalışanlarımızın enflasyon karşısında korunması bizim görevimizdir, bunu yapmak zorundayız. Bu konuda da elimizdeki en iyi araç asgari ücreti yeniden belirlemektir. 6.5 milyona yakın bir kesimi oluşturuyor. Onlarla sınırlı değil, onların üstünde maaş alanlarda da pozitif etki yapacaktır” dedi.
Bakan Bilgin’in açıklamalarından satırbaşları şöyle:“Türkiye aralık ayı sonunda tarihi bir asgari ücret sözleşmesine imza atmış bulunuyordu. Bundan tüm toplum, çalışanlar hatta çalışanlar değil orta sınıflar da memnun olmuştu. Asgari ücret sadece asgari ücretlilerle sınırlı olmayan toplumsal etkileri olan bir ücret birimidir. Bir işyerinde asgari ücret belirlendiği zaman asgari ücretin üzerinde çalışanların da ücretlerini belli bir şekilde yukarıya doğru işverenin çekmek mecburiyetinde hissettiği hiyerarşik bir yapı var.
Asgari ücretin sınırı olmadığını görmek lazım. Pandemiden sonra büyük bir sorunla karşı karşıya kaldık sadece Türkiye değil dünya büyük bir sorunla karşı karşıya kaldı. Emtia zincirlerinin kopmasına, ulaştırma zincirlerinin kopmasına üretim yapılarında ciddi sorunların çıkması şeklinde biçimlendi. Bunun Türkiye’ye yansımaları daha fazla oldu.
Geçtiğimiz yıl 50 milyar dolar enerji kaynaklarına ayırdığı para bu sene 100 milyar doları geçmiş bulunmaktadır. Nasıl büyük bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu 50 milyar doların üzerindeki farkla görmek mümkün. Döviz fiyatlarındaki dalgalanmaların ekonomideki negatif etkisini dikkate aldığımız zaman enflasyonun gerçek sebeplerini daha objektif bir şekilde görmemiz mümkün. Enflasyon ortamından çıkış konusunda da Türkiye mücadele ediyor.
“GELECEĞE DAİR GÜVEN DUYUYORUZ”
Enerji kaynaklarını düzenlenmesinin bizim kendi irademizle yapmamız mümkün değil. 40 dolarlardan brent petrolün 120 doların üzerine geçtiği bir dönemden geçtik. Bizim irademizin dışında yeni problemlere yol açıyor. Biz bu sorunun çözümü konusunda kararlı adımlarla ilerlemek durumundayız.
Türkiye’nin ilk çeyrekte yakaladığı yüzde 7.3’lük büyüme Türkiye’nin üretim gücünün arttığını göstermektedir. Bu bizim geleceğe dair duyduğumuz güvenin en önemli kaynaklarından biridir.
Bir diğer kaynağında büyümenin iç talep kaynaklı değil ihracata dayalı ihracatın da sanayi üretimine dayalı bir büyüme olmasıdır. Üretimdeki gücümüz Türkiye’nin gelecekte bu sorunları aşmasına dönük sağlıklı bir pencere içerisinden bakılmasını göstermektedir.
“TÜRKİYE O KAPILARI ÇALMAYACAK YERDEDİR”
Bütün bunlar bize şunu gösteriyor. Enflasyon var ama biz üreterek enflasyonu aşacağız. İhracat yaparak döviz üreterek aşacağız. Döviz üretmeden enflasyonu aşmak mümkün değildi. Türkiye IMF’in kapısını çalıyordu. Türkiye çok şükür o kapıları çalmayacak bir yerdedir. Ekonomisi döviz üretir hale gelmiştir.
Bir çok ülkede bu sorun yaşanıyor. Üretim içerisinde enflasyonla mücadele etmek bizim geleceğe ümitle bakmamızı sağlıyor. Bazı ülkeler durgunluk içerisinde enflasyon yaşıyor. Türkiye bunun uzağındadır ve üreterek bu sorunu çözmenin imkanlarına sahip olan bir ülkedir.
Asgari ücret toplantısında üzerinde durmamız gereken mesele şudur. Enflasyonun gelir dağılımını bozucu etkisi. Gelir dağılımını düzenleyen 2 mekanizma vardır. Rekabetçi piyasa ortamı ve sosyal devletin politikalarıdır. Gelir dağılımını bozucu etki muhtelif sektörler arasındaki rekabetin düzenleyici etkisiyle çözülür. Farklı gelir grupları arasında rekabetçi piyasa etkisiyle gelir dağılımının piyasanın düzenleyici sonuçlarını görmek mümkündür.
“DEVLET TEDBİRLERİNİ DEVREYE SOKMAK ZORUNDAYIZ”
Çalışanlar kendi gelirlerini düzenleyemedikleri için orada sosyal devletin devre girmesi gerekmektedir. Biz çalışanlarımızı, Türkiye’nin üretim gücünün en önemli temeli olan emekçilerimizi koruyacak sosyal devlet tedbirlerini devreye sokmak mecburiyetindeyiz. Asgari ücretin normal zamanda toplanması gerektiğini söylemiştim. Bugün gelen noktada çalışanların enflasyonun tahribatı karşısında korunması bizim görevimizdir. Asgari ücret sadece asgari ücret kapsamında olan 6 küsür milyon işçimizi oluşturuyor. Onlarla sınırlı değildir. Onların üzerindeki gelir gruplarının da ücretlerinde pozitif etki yapacak bir unsurdur.
İlk 1000 içerisindeki örgütlenme sayısı yüzde 13-14’e yakındır bu ciddi bir sorundur. Asgari ücret dışında Türkiye’deki emekçiler örgütlenmediği zaman ücretler asgari ücret düzeyine sıkışmaktadır. Bunun açılması için örgütlenmenin önünü açmamamız lazım.”