Hepimiz, hayatımızın en az bir döneminde kendimizi normalden çok daha agresif, huysuz veya mutsuz hissetmişizdir. Üstelik bu gibi dönemlerden …
Hepimiz, hayatımızın en az bir döneminde kendimizi normalden çok daha agresif, huysuz veya mutsuz hissetmişizdir. Üstelik bu gibi dönemlerden geçtiğimiz sıralarda çevremizdeki insanlar bize çok daha mutlu görünmeye başlar. Uzmanlar ise bu gibi durumlarda sıklıkla duyduğumuz bazı önerilerde bulunuyor. Örneğin; kendinizi olumsuz düşüncelerden uzaklaştırın, sizi mutlu hissettirecek şeyler yapın ve anı yaşayın gibi.
Yeni yapılan bir araştırmaysa şimdiye kadar duyduğumuz bu tavsiyelerin aslında çok da faydalı olmadığını; hatta tam aksine pişmanlık ve endişe gibi duyguların faydalı olabileceğini ortaya koydu. Peki nasıl oluyor da bizi üzen bu duygular ‘faydalı’ olabiliyor? Gelin araştırmanın ayrıntılarına birlikte bakalım.
Pişmanlıklarınızı bir kenara bırakmayın, ders çıkarın!
Bizi en çok üzen duyguların başında ‘pişmanlık’ geliyor. “Keşke…” diye başlayan cümleler kurmak, birçok psikolog tarafından da kötü bir alışkanlık olarak nitelendiriliyor. Düşününce de bu tavsiye oldukça mantıklı. Sonuçta geçmişte yaptığımız veya yapamadığımız şeyler yüzünden şu an içinde bulunduğumuz zamanı üzülerek geçirebiliyoruz.
Ancak Lanchaster Üniversitesi tarafından yapılan araştırma, pişmanlık hissinin göründüğü kadar kötü bir şey olmadığını ortaya koyuyor. Araştırmacılar, pişmanlık sırasında derin düşüncelere dalmanın ve tekrar tekrar aynı senaryoları beynimizde canlandırmanın oldukça faydalı olabileceğini söylüyor. Pişmanlık duyan insanlar aynı hatayı yapmaktan çekineceği için tüm adımlarını daha dikkatli atmaya başlar. Araştırmacılar, bu sayede gelecekte daha sağlıklı kararlar verilebileceğinin altını çiziyor.
Siz yine hobi olarak endişelenin…
Araştırmaya konu olan bir diğer duygu ise endişe. Neredeyse hepimiz içinde bulunduğumuz durumlar sebebiyle pek çok şeyden endişe duyuyoruz. Maalesef ki gerek ekonomik gerekse sosyal olarak oldukça zor bir dönemden geçiyoruz. Bu sebeple de endişe gibi bir duyguyu hayatımızdan çıkartmamız neredeyse imkansız.
Araştırmacılar da hayatımızdan çıkaramadığımız bu duygunun faydalı birkaç yönü olduğunu bildirdi. Şöyle ki; endişe duymak, daha çok gelecek kaygısı taşımamıza sebep oluyor ve bu kaygı durumu pişmanlık duyduğumuz zamanlarda olduğu gibi bizi gelecekle ilgili daha derin düşüncelere itiyor. Örneğin; “Okul bitince ne yapacağım?” diye düşünmek, sizi okulu bitirmeden bir şeyler yapmak için çabalamaya teşvik ediyor. İçinde bulunduğunuz anda bu duygu ve düşünceler sizi strese soksa da araştırmacılar, aslında hayatınızda olumlu bir etki bıraktığını ve harekete geçirdiğini belirtiyor.
Peki iyimserlik ve güven?
Yayınlanan makaleye göre, iyimserlik aslında bizim güven duygumuzla doğru orantılı gelişen bir duygu. Bunu da küçük bir örnekle açıklayacak olursak; bir sınava çalıştığınızda, o sınava karşı daha iyimser duygular beslersiniz çünkü çalıştığınız için kendinize güveniniz vardır. Yani aslında iyimserlik, içine girdiğiniz bir ruh hali değil; sizin kendinizi soktuğunuz bir duygu olarak karşınıza çıkar. Ancak araştırmacılar, aşırı güvenmenin ve fazla iyimser olmanın da özellikle ikili ilişkilerde bir soruna dönüşebileceğini söylüyor.
Kısaca özetlemek gerekirse; araştırmacılar, olumlu veya olumsuz her duygunun aşırıya kaçılmadığı takdirde bir sorun oluşturmadığını söylüyor. Yani pişmanlık, endişe, öfke gibi duyguları bile kendinize fayda sağlayabilecek şekilde kullanabilirsiniz. Ek olarak iyimserlik, güven gibi olumlu duygular da aşırıya kaçtığınızda size fayda değil zarar verebilir.