enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C
Salı Çok Bulutlu
11°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C

Numan Kurtulmuş: Yüzde 40’lara varan bir dokunuş olacak

AK Parti Genel Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş, Habertürk TV’de Serap Belet, Kürşad Oğuz ve Kemal Öztürk’ün gündeme dair …

Numan Kurtulmuş: Yüzde 40’lara varan bir dokunuş olacak
22.06.2022
113
A+
A-

AK Parti Genel Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş, Habertürk TV’de Serap Belet, Kürşad Oğuz ve Kemal Öztürk’ün gündeme dair sorularını yanıtlıyor.

Uzun yıllar dünya ekonomisi böylesi bir krizle karşılaşmamıştı. Önce pandemi şartlarının çıkardığı ağır tablo, tedarik zincirlerinin kırılması. Başta enerji, doğalgaz, petrol gibi dünyada çok önemli emtia pazarındaki dolar bazında fiyat yükselişleri vesaire. Bütün bunlarla ilgili dünya ekonomisi türbülansa girmişken arkasından patlak veren Ukrayna-Rusya savaşı sürecindeyiz. ABD bile bir resesyonu konuşur hale geldi. FED en faiz artırımına giderek çok da alışık olmayan bir sürece girdi. Türkiye’de ekonomideki karşılaştığı zorlukları aşmak için gayret ediyor. Üç alanda ilgimizi yoğunlaştırıyoruz. Birisi döviz fiyatlarındaki iniş çıkışların belli seyre girmesini görmek. İkincisi hem küresel fiyat artışları hem de döviz fiyatları yükselişiyle ortaya çıkan enflasyon. Enflasyonun kontrol altına alınması ikinci alan. Ancak bunlar yapılırken diğer taraftan vatandaşımızın karşı karşıya kaldığı hayat pahalılığı. Vatandaşımızın gelir seviyesinin daha yükseğe çıkarılması için tedbirler alınması. Geçtiğimiz yıl enerji ve akaryakıtta vatandaşımıza doğrudan destek verdik. Enerji giderlerin yaklaşık yüzde 75’i devlet tarafından karşılandı.

“EMEKLİ MAAŞLARINA YÜZDE 40 DOKUNUŞ GERÇEKLEŞECEK”

Vatandaşımızın vermesi gereken vergilerden vaz geçerek, destekler vererek vatandaşlarımızın gelirini yukarı çekmek için gayret sarf ediyoruz. Temmuz ayında işçi emeklilerimizin de dahil olmak üzere. Öyle zannediyorum ki yüzde 40’lara yakın bir dokunuş gerçekleştirilecek. Aynı şekilde asgari ücrete de bir dokunuş gerçekleştirilecek. Enflasyonun orta vadede düşürülmesi için atılacak adımlar var. Acil olan şu anda vatandaşımızın ciddi alım gücü problemiyle karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Bunun için alım gücünün desteklenmesini temin edilmesi lazım. Orta vadede tarımsal alanların daha fazla ekilmesini sağlamak. Tarım Bakanımız bu açıklamayı yaptı. Tarımsal ürünlerdeki fiyatların aşağı çekilmesi. Dar ve orta gelirli vatandaşımızın daha rahat konut alabilmelerini sağlamak için sadece kredi değil aynı zamanda ucuz arsa üretimi düzenlemelerinin yapılması. Bunlarla ilgili çok titiz çalışmalar yapılıyor. Yakın planda ailelerin alım gücünü arttıracak tedbirleri temin etmemiz lazım.

“BU YAZ İTİBARİYLE RAHATLAMAYI HİSSEDECEĞİZ”

Her zaman dünya ekonomisi ve ulusal ekonomiler iç içedir. İçinden geçmekte olduğumuz süreç her iki dinamikleri çok daha yakınlaştırmıştır. Ukrayna-Rusya arasında tahıl dünya piyasalarına çıkmıyorsa bundan hiçbir ekonomi kolay kolay kendisini koruyamaz. Ekonomi ile ilgili öngörülebilir olmak meselesi bu. Şu anki şartlar içerisinde çok dinamik süreçten geçiyoruz. Örneğin Türkiye’nin ilk 5 aylık performansı bütçenin 124 milyar fazla vermiş oldu. Biz hala bütçe disiplinini koruyan ülkeyiz. Türkiye enerji hariç cari fazlası veren bir ülke. Maalesef enerjide dışa bağlıyız. 2018’de devreye soktuğu kendi milli yerli kömür hamlesini çok değerli görüyoruz. İhracatımız 240 milyar dolar seviyesine geldi. İstihdam pandemi öncesi dönemine dönmüş oldu. Baktığınızda Türkiye ihracatını yapan, istihdam üreten bir ülke. Temel sorun hayat pahalılığı. Dengeleri bozmadan bu anlamda tedbirleri alıyoruz. Bu yaz aylarıyla birlikte bir rahatlamayı, ondan sonraki dönemde baz etkisiyle daha kalıcı bir rahatlamayı hissedeceğiz. Kuruvaziyer turizmiyle ilgili olarak uzun süre yakalamadığımız rakamları yakalamışız. İstanbul ve Antalya’da otellerin büyük doluluk yaşadığını görüyoruz. Yaz aylarıyla birlikte tarım ürünleri aşağı doğru seyretmeye başladı. Hiçbir şekilde biz pandemi sürecinin başından itibaren tedarik zincirlerini kırdırmadık. Türkiye’de herhangi bir mal yok satmadı. Pahalı oldu, oynaklık oldu ama sonuç itibariyle tedarik zincirleri kırılmadı.

“ÜRETEN, İSTİHDAM ARTTIRAN, YATIRIM YAPAN TÜRKİYE MODELİ”

Enerji fiyatlarıyla ilgili döviz bazında baktığımızda Türkiye’de arttı ama dünyadan daha fazla arttığını söyleyemeyiz. Ya petrolünüz, doğalgazınız olacak ya da paranız rezerv para olacak. Paranız rezerv para değil, petrol doğalgaz gelirleriniz yok. Vatandaşın alım gücünü olumsuz etkilemesin diye 165 milyar lira kamudan finanse etmişsiniz. Burada yapılabilecek olan şeyler maksimum şekilde yapıldı. Türkiye’de ekonomide yeni bir yönelişin olduğunun altını çizmek lazım. Sadece faiz, enflasyon, işsizlik rakamları, ihracat rakamları üzerinden konuşulamaz, bunlar bir bütündür. Türkiye 2013’ten bu yana bir tercihte bulunmuştur. IMF programından ayrıldıktan sonra bir istikamete girdi. Üreten, istihdamı artıran, yatırımı teşvik eden, ihracatı arttıran bir Türkiye modeli.

“İNŞALLAH BİR DENGEYE KAVUŞACAKTIR”

Diyorum ki ‘Türk parasının çok değersiz olması, çok değerli olması istenen bir şey değildir’ Bu cümlenin yarısı kesilmiş, trol bir şekilde yapılmış. Paranın çok değersiz olması, bunun üzerinden aşırı ihracat yapılması da arzu edilen bir durum değildir. İnşallah bunun belli bir dengeye kavuşacağını düşünüyorum.

“KÖTÜ KOMŞU BİZİ İHA VE SİHA SAHİBİ YAPTI”

Bu yönelişin önemli olduğunu düşünüyorum. Geri kalan faktörler kendi dengeleri içerisinde bir şekilde dengelenir. Çok temel ve köklü bir değişiklikte bulunuyorsunuz. Ne düşünülüyordu, muazzam bir neoliberal bir anlayış vardı dünyada. Nerede ucuz bulursak oradan alır, nereye pahalı satarsak oraya satarız anlayışı. Paran olsa dahi mal ve hizmet alamadığın dönemler oldu. Hele hele Türkiye için kendi ayakları üzerinde durmaktan başka çare yoktur. Sen tahılda, üretimde kendi kendine yeterli halde olman lazım. Türkiye’de öyle alanlar var ki, ülke isimlerini vermeyelim. Daha ucuz diye mısır, pirinç ithal ettiğimiz ülkeler oldu. Bunun doğru yol olmadığını, sanayide ise Türkiye örtülü ambargolarla karşı karşıya kaldı. Fiilen ambargo olmasa, Türkiye ilerlemesin diye makinaların satılmadığı dönemler oldu. Biz kötü komşu üzerinden İHA, SİHA sahibi olduk. Türkiye ABD’nin kapısında senelerce kuyrukta bekledi. Nasıl F-35’lerde bizi oyaladılarsa… İftiharla görüyorum ki, Türkiye’nin organize sanayilerinde her alanda üretimde bulunuyorlar. Türkiye üretimde ve ihracatta bir ivme yakalamıştır. Mühim olan bunu kalıcı hale getirmektir. Enflasyon ve dövizde oynaklık da giderildikten sonra Türkiye çok önemli bir rotaya girmiş olacaktır.

“2023 İÇİN BU RAKAMI 300 MİLYAR LİRA SEVİYESİNE ÇIKARMAYI PLANLIYORUZ”

Bir sabah kalkıldı böyle bir ekonomi programına geçildi diye bir karar verilmiş değil. 2013’ten adım adım bu noktaya gelindi. Temel mesele nereden ucuz bulursak alırız değil, kendi ayakları üzerinde durabilecek bir model. Bu bir politik tercihtir. Ekonomi politikalar bakımından. Maliye politikalarında değişikliğe gidebilirsiniz, para politikalarında değişiklikler uygularsınız. Bunlar zamanın şartlarına göre elinizdeki imkanlarla gerçekleştirilir. Kur korumalı mevduat vs. Böyle baktığınızda bu istikamet doğru istikamet. Üretim esaslı ekonomi anlayışı doğru istikamettir. Maliye ve para politikalarıyla ilgili düzenlemeler yapılır. Bir gruptan alıp diğer gruba asla vermek değildir. Geçtiğimiz 2021 yılında 165 milyar lira vatandaşımızın ısınması, elektriği için hükümet subvanse etmiş. Bunu bağırmadan yapmış. 2023 için bu rakamın 300 milyar lira seviyesine çıkması öngörülüyor.

“ALLAH’IN İZNİYLE TÜRKİYE RAHATÇA ÇIKACAKTIR”

2002 öncesi süreçte Fazilet Partisi İstanbul İl Başkanıydım. Rahmetli Ecevit’in önüne yazar kasa atılmasını dün gibi hatırlıyorum. Mahmutpaşa’da esnafın Yeni Camiinin arkasında miting gibi protestolar yaptığını hatırlıyorum. Hiç o günlerle kıyaslanacak bir durumumuz yok. O gün küresel ekonomik krizden bahsetmek mümkün değildi. Şimdi bugün ise bambaşka tablo sözkonusu. Küresel ekonominin ciddi baskıları var, değerli metallerden baskı faktörleri var. Türkiye ekonomisi herşeye rağmen canlı bir şekilde üretiyor. Alım gücü azalıyor, bunu tabii ki en az muhalefetteki arkadaşlar kadar görüyoruz. Bu zor süreçten Allah’ın izniyle Türkiye rahatça çıkacaktır.

“YÜZDE 40 CİVARINDA BİR ARTIŞ OLABİLECEKTİR”

Vatandaşımızın gündeminde ne varsa, çarşı, pazarda hangi konu konuşuluyorsa bu konu hükümetin masasındadır. Çözerken de afaki şekilde değil eldeki imkanlar çerçevesinde, vatandaşlarımızın beklentilerine göre çözmek hükümetin siyasi önceliğidir. Memur emeklileri dahil olmak üzere enflasyon farkını üstüne koyarak yüzde 40 civarında bir artışın, biraz eksik, biraz fazla olabilir. Bunlar çalışıyor. Milletimiz ‘adil oldu’ diyecek bir sonucu inşallah Temmuz’u görecek. Burada ek zam talebi olduğu zaman bütün kamu görevlilerine tabii ki kapsayacaktır.

“ÖĞRETMEN ATAMALARINA BAKANLIK KARAR VERECEK”

Öğretmen atamalarıyla ilgili şu kadar öğretmen ataması yapılacaktır diyemem. Milli Eğitim Bakanlığı AK Parti dönemlerinde bütçeden bir numaralı payı alan bakanlıktır. Bunun içerisinde öğretmen atamaları olacaktır. 2020 KPSS kazananlarla ilgili o konu rezerv olarak duruyor. Bunun planlamasını Milli Eğitim Bakanlığı yapacaktır. Ne kadar bolluk içerisinde olursa olsun herkesin devlet memuru olduğu bir devlet yoktur. Doğru olan daha dinamik bir ekonomik model kamu görevlileriyle birlikte özel sektörün de çok dinamik bir şekilde paydaş olması ve istihdamın gençlere sunulmasıdır. Özel sektör de çok ciddi şekilde istihdam üretiyor. Kamu istihdamı ömür boyu garanti görüldüğü için gençlerimiz bakımından ideal gibi görünüyor. Doğrusu bunun güzel bir karması olmasıdır.

Ayrıntılar gelecek…

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.