Bilgi ve iletişim teknolojilerinde son 25 yılda gerçekleşen devrim niteliğindeki yenilikler insanları her gün şaşırtmaya devam ediyor. Teknoloji …
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde son 25 yılda gerçekleşen devrim niteliğindeki yenilikler insanları her gün şaşırtmaya devam ediyor. Teknoloji daima insanlığın daha iyi bir noktaya gelmesi amacıyla geliştiriliyor. Yapay zekâ da bu amaca hizmet etmesi amacıyla geliştirilen bir teknoloji olmasına rağmen birçok insanda distopik düşüncelere neden oluyor. Son olarak geçtiğimiz günlerde Google’nin gizlilik anlaşmasını ihlal ettiği gerekçesiyle süresiz olarak ücretsiz izne çıkardığı çalışanı Blake Lemoine tarafından öğrendiğimiz yapay zekâ çalışması, insanların geleceğe dair bu karanlık düşüncelerinde ne kadar haklı olduklarını gösteriyor.
YAPAY ZEKÂNIN GERÇEK BİR İNSAN OLUP OLMADIĞINI ANLAMAMIZI SAĞLAYAN TURİNG TESTİ ARTIK İŞE YARAMIYOR
Bilgisayar bilimlerinde robotların gerçek olup olmayacağını anlamaya yönelik Alan Turing tarafından Turing Testi oluşturulmuş. Turing testinde bir insan karşısındaki kişiye sorduğu sorulardan aldığı cevaplara göre gerçek bir insan ile mi yoksa bir makine ile mi diyalog içinde olduğunu anlamaya çalışır. Bu testte, testi yapan kişi karşısındaki iki katılımcıya sorular sorar. Bu sorular sadece klavye üzerinden yazılı olarak iletilir, herhangi bir sözlü diyalog geçmez. 3 kişinin arsında birbirlerini görmeye engel bir duvar bulunur. Eğer testi yapan kişi karşısındaki 2 farklı yerden aldığı cevaplara göre insan ile makine arasında ayrım yapamazsa yapay zeka testi geçmiş kabul edilir. Bu kuram 1950 yılında ortaya çıktı. 2022 yılında yapay zekânın geldiği nokta düşüldüğünde artık bu testin hiçbir işe yaramadığını söylemek yanlış olmayacaktır.
YAPAY ZEKÂNIN SINIRLARINI ÇİZEN ‘ÜÇ ROBOT YASASI’ GEÇERLİLİĞİNİ SORGULATIYOR
Isaac Asimov tarafından 1942’de kaleme alınan “Runaround” isimli öyküsünde robotlarla ilgili önemli bir teori yer alıyor. Literatürde üç robot yasası olarak adlandırılan bu yasanın maddeleri ise şu şekilde:
Bu üç yasa Turing Testi’nde olduğu gibi neyse ki henüz geçerliliğini yitirmedi. Ancak yapay zekânın gelişimi bu hızda devam ederse bu kuramında bir gün geçerliliğini yitireceği aşikâr.
YAPAY ZEKÂ İLE İLGİLİ İNSANLIĞI KORKUTAN BİRÇOK ÇALIŞMA BULUNUYOR
Son günlerde yapay zekâ ile ilgili bu korkularımızı haklı çıkaracak birçok çalışma yapıldı. Bu çalışmalardan bazıları ise şunlar:
YAPAY ZEKÂ NEREYE GİDİYOR? YAPAY ZEKÂ GERÇEKTEN CANLANABİLİR Mİ?
Dünyanın önde gelen fütürist yazarlarından biri olan Martin Ford’un, yapay zekânın geleceği hakkında önemli görüşleri bulunuyor. Ford, yapay zekânın bu hızla gelişmesini Moore Yasası’na bağlıyor. Moore Yasası, Intel şirketinin kurucularından Gordon Moore tarafından 1965 yılında ortaya atıldı ve bilgisayar bilimlerinde hala geçerliliğini koruyan bir yasadır. Moore Yasası’na göre geliştirilen her yenilik bir sonraki aşamada katlanarak ilerleyecektir. Ford’a göre bu hızlı gelişmelere rağmen İnsan zekâsıyla tamamen eş değer bir yapay zekânın mevcut olan teknoloji ile ortaya çıkması pek mümkün değil. Hatta bu durumun gerçekleşmesi çok uzak bir ihtimal. Ancak Ford, Moore Yasasından yola çıkarak, yapay zekânın insan zekâsının üstüne çıkmasının imkânsız olmadığını söylüyor. Ford, hayal edilmesi güç olan bir gerçekliğin bilim insanlarının hayal dünyasında doğmayı beklediğini söyleyerek, gelecek hakkında distopik düşüncelerimizin haklılığını ortaya koyuyor.