Kanser aşısı çalışmalarını Kovid aşısına dönüştürerek pandemi döneminde Batı’dan acil kullanım yetkisi alan ilk aşıyı üreten Prof. Dr. Uğur Şahin …
Kanser aşısı çalışmalarını Kovid aşısına dönüştürerek pandemi döneminde Batı’dan acil kullanım yetkisi alan ilk aşıyı üreten Prof. Dr. Uğur Şahin ile Prof. Dr. Özlem Türeci’nin pandeminin hız kestiği dönemde kanserle mücadele çalışmalarında önemli ilerleme kaydedildi. Şahin ile Türeci’nin kurucusu olduğu Almanya merkezli Biontech’in Kovid aşısının temelini oluşturan mRNA teknolojisini tatbik ettiği 16 pankreas hastası denekten 8’i tümör hücrelerine karşı antikor geliştirdi.
DAS müsste eigentlich die Top-Schlagzeile des Tages sein:
„Impfung gegen Krebs erfolgreich getestet“
Mit mRNA-Impfstoffen lässt sich das Immunsystem darauf trainieren, gezielt bestimmte Krebszellen zu bekämpfen 🤓 #mRNA #CancerTreatment #biontech https://t.co/PrFg3C4aGB
— Martin Kleiner 🧻 ☮️ (@kleinergag) June 8, 2022
Genetik özelliklere uyarlanarak
Pankreas tümörleri ameliyatla çıkarılan ve arından kemoterapi gören 16 deneğe bu müdahalelerden 2.5 ay sonra tümörlerinin genetik özelliklerine özel olarak uyarlanmış mRNA etken maddesi verildi. Faz 1 sürecinde 16 denekten 8’i tümör hücrelerine karşı antikor geliştirdi ve antikor geliştirmeyen deneklere kıyasa önemli ölçüde daha uzun süre hastalığın nüksetmesiyle karşılaşmadı. Yani (İngilizce autogene cevumeran adı verilen) aşı yapılan hastaların yarısında 18 ay sonra kanser saptanmadı.
‘Bağışıklık tepkisi verenlerde daha iyi sonuç’
Biontech’in Roche’un yan kuruluşu olan Amerikan biyoteknoloji şirketi Genentech ile birlikte yürüttüğü çalışmanın ilk sonuçları, Amerikan Klinik Onkoloji Derneği’nin (ASCO) hafta sonundaki yıllık toplantısına sunuldu.
Çalışmayı yöneten ABD’deki Memorial Sloan Kettering (MSK) Kanser Markezi’nden Dr. Vinod Balachandran, “Bağışıklık tepkiniz varsa daha iyi bir sonuca sahip olabileceğinizi düşündüren erken sonuçlardan çok heyecanlıyız” dedi.
$BNTX $RHHBY BioNTech/Roche mRNA Therapy for Pancreatic Cancer Inspires Early Optimism | BioSpace https://t.co/FvNrF7y2lz #jobs
— Bio/Tech Stock Focus (@MarcJacksonLA) June 6, 2022
T hücrelerini harekete geçiriyor
Bağışıklık sisteminin kanser hücrelerinden gelen antijenleri tanıyabildiğini, enfeksiyon ve kanserle mücadele den T hücrelerini bu antijenleri tanımaya yönlendirmek için mRNA’yı kullandıklarını söyleyen Balachandran, bundan sonraki aşamada, tedaviyi uygulayanın da deney ve kontrol gruplarına deneysel ilaç mı yoksa plasebo mu verdiğini bilmediği çift kör deneyine geçebileceklerini belirtti.
Pankreas kanserinin özelliği
Pankreas kanserinin en ölümcül tümör türlerinden olduğunu, çünkü immünoterapi dahil neredeyse hiçbir tedavinin işe yaramadığını anlatan Balachandran, bu araştırmada pankreas kanserinin çok az mutasyona uğradığı, bunun da bağışıklık sisteminin bu kanser hücrelerini tanımasını zorlaştırdığı varsayımından hareket ettiklerini aktardı.
‘9 doz aşı gerekiyor’
Balachandran, hastaların 9 doz aşıya ihtiyaç duyduğunu, çünkü koronavirüs gibi bir patojenin aksine kanserin vücudun bir parçası olduğunu sözlerine ekledi.
Nasıl işliyor?
mRNA, mesajcı RNA olarak da bilinen mesajcı ribonükleik asit anlamına geliyor. Vücudun kendisi, genlerde depolanan bilgileri kimyasal işlemlere dönüştürmek için RNA’yı kullanıyor.
mRNA aşıları aynı ilkeye dayanıyor. Konvansiyonel aşılarda olduğu gibi patojen veya bileşenlerine gerek duymayan mRNA aşısı, RNA olarak virüsün genetik bilgisini kısmen insan hücresine taşıyıp orada patojenin kısmen üretilmesi için uyarımda bulunuyor. Ardından bağışıklık sistemi karşı saldırıya geçiyor.
Bağışıklık sisteminin yüzeyindeki mutasyonla sağlıklı hücrelerden farklı olan kanser hücrelerini hedef alması da çok benzer şekilde çalışıyor. Biontech, mutasyona uğramış kanser hücrelerini tanıyıp yok etmesi amacıyla bağışıklık sistemini eğitmek için mRNA’yı kullanıyor.
En ölümcül kanser türü
Pankreas kanseri hastalarının yaklaşık yüzde 90’ı teşhis konulduktan sonraki 2 yıl içinde ölüyor, ameliyatın ardından kemoterapiden sonra bile nüksetme oranı çok yüksek seyrediyor, bu şekilde tedavi edilen her 5 hastadan yalnızca biri, 5 yıldan uzun yaşıyor.