Enerjide yerli ve milli kaynakların önemi ve dışa bağımlılığın etkileri ihracat rakamlarında tekrar kendini gösterdi. Açıklanan mayıs ayı ihracat …
Enerjide yerli ve milli kaynakların önemi ve dışa bağımlılığın etkileri ihracat rakamlarında tekrar kendini gösterdi. Açıklanan mayıs ayı ihracat rakamlarını değerlendiren HaberTürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, Türkiye’nin enerji faturasındaki artışa dikkat çekti.
İşte Yıldırım’ın o yazısı;
İhracatta yüzde 20 artışla en iyi mayıs ayının yaşanması yetmedi. Mayıs ayı rakamları 10.7 milyar dolarla şimdiye kadar en yüksek aylık dış ticaret açığına işaret ediyor. Çünkü ithalat mayısta yüzde 41 arttı. 29.6 milyar dolarlık mayıs ayı ithalatı mart ayının 30.8 milyar dolarlık rakamının ardından en yüksek ikinci en yüksek artış demek.
5 aylık dönemde dış ticaret açığı yüzde 136 artışla 18.3 milyar dolardan 43.2 milyar dolara yükseldi. Bu yılki ekstra artış 24.9 milyar dolar.
Mayıs itibariyle son bir yıllık ihracat 242 milyar 586 milyon dolara, ithalat 313 milyar 712 milyon dolara yükseldi. Yıllık bazdaki dış ticaret açığı 71.1 milyar dolara vardı.
Bu açık 2017 yılındaki 74.2 milyar dolar sonrasının en yükseği. Ondan önceki en yüksek açık 105.9 milyar dolarla 2011 yılına ait.
O yıllarda sermaye akımları güçlü, ülke reytingi iyi ve dış kaynak bulmak kolaydı. Dolayısıyla 100 milyar doların üzerindeki açık da finanse edildi.
BÖYLE GELDİ BÖYLE GİDER Mİ?
Bu yıl ilk 5 ayda ortalama 20 milyar dolar ihracatın ve 29 milyar dolar ithalatın gelecek aylarda sürmesi halinde yıllık 246 ve 350 milyar dolarlık rakamlar ortaya çıkar. Dış ticaret açığı 100 milyar doları aşarak 2011 yılı düzeyine dayanır.
Ancak 2011 yılı aynı şartlar yok. Dünyada faizler artıyor ve sermaye akımları zayıf. Türkiye’nin kredi notu yatırım yapılabilir seviyenin 4-5 basamak altında. Borçlanma maliyeti yüksek.
Bir de Avrupa ekonomilerinden durgunluk işaretleri geliyor. Kış aylarında ise kıtada resesyon olacağı tahminleri kuvvetli. Bu durumdan Türkiye’nin ihracatı etkilenir.
Dolayısıyla finanse edebilseydik bu yıl rekor dış ticaret açığına ulaşırdık. Fakat bunun olabilirliği finansman zorluklarından dolayı artık kuşkulu. Finansman sağlanamayınca açık da verilemeyecek. Koşullar 100 milyar dolarlık açığın finansmanını çok zorlaştırmış durumda.
Buna karşılık ithal ettiğimiz üretim emtia, enerji gibi ham maddeler. Öyle tüketim malları filan değil. Ham madde ve yatırım malı ithalatı toplam ithalat içinde 3 puan daha yükselerek yüzde 92.6’ya çıktı. İthalatını kısabileceğimiz pek bir şey kalmamış durumda.
AÇIK ARTIŞI TAMAMAN ENERJİDEN
2011 ile 2022 yılları arasında önemli bir fark da, ithal ettiğimiz ürünlerin pahalı, ihraç ettiklerimizin ucuz kalmasında yaşanıyor. Dış ticaret hadleri aleyhimize döndü.
Dünyada emtia fiyatları yükseldi. Biz de dünyadan emtia satın alıyoruz. En büyük ithalat kalemi enerji, fiyatı en çok artan grup da o.
AYLIK FATURA 5 MİLYAR DOLAR YÜKSELDİ
Nitekim yılın 5 aylık döneminde faturası en çok kabaran enerji ithalatı oldu. Geçen yıl 15.1 milyar dolar iken bu yıl 39.7 milyar dolara yükseldi. Her aya 8 milyar dolarlık enerji ithalatı demek. 3 milyar dolarlık fatura çıktı 8 milyar dolara.
5 ayda bu yıl enerjiye 24.6 milyar dolar daha fazla ödedik. Rakam 24.9 milyar dolarlık dış ticaret artışı ile hemen hemen aynı. Yani enerji fiyatlarında yükseliş olmasıydı açığı geçen yılki seviyelerde tutmak mümkündü. Normalde ithalat artmıyor ama faturası kabarıyor.
Geçen yılın toplamında enerji faturası 51.5 milyar dolardı. Mevcut fiyat düzeyleri devam ederse 2022’de yıllık 100 milyar dolara dayanan enerji ithalatı ile karşılaşabiliriz. Bu da kurlar üzerine baskı yapıyor.
ENERJİ FİYATLARI UMUT VERMİYOR
Büyüme açısından ise geçen yılla bu yıl arasında fazla bir fark yok. Geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 7.3 büyümeye karşılık bu yıl da aynı oranda büyüdük. Yani faturanın kabarması tamamen fiyat artışı kaynaklı.
Bu anlamda dış ticaret açığının ve döviz ihtiyacının artıp artmayacağını petrol ve enerji fiyatlarının seyri belirleyecek. Hem enflasyonun hem de cari açığın kaderi bir yerde enerji fiyatlarının elinde. O tarafta da ters bir konjonktür içindeyiz.
Rusya-Ukrayna Savaşı etkisi ve Rusya’nın enerji denklemi dışına çıkarılacak olması dünyada önemli bir arz eksikliği yaratıyor ve fiyatları sıçratıyor.
Pandemi etkisiyle iki yıldır duran dünya turizminin canlanması petrole yaz aylarında talebin artmasına ve fiyatların yükselmesine yol açması bekleniyor. OPEC’in üretim artışının etkisi olabilir ancak Rusya’nın bıraktığı boşluğu doldurmaya yetmeyebilir.
Yaz geçip de kış ayları yaklaştıkça bu kez doğalgaz talebi ve fiyatları yeni tırmanma eğilimine girebilir.
Özetle yüksek enerji fiyatları ekonomilerin yakasından düşmeyecek.