Türkiye’nin geleneksel olarak NATO’nun genişlemesini desteklediğini belirten İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ancak Finlandiya ve İsveç’in …
Türkiye’nin geleneksel olarak NATO’nun genişlemesini desteklediğini belirten İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ancak Finlandiya ve İsveç’in muhtemel üyelikleri konusunda endişeleri bulunduğunu söyledi.
ANKARA (İGFA) – Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Finlandiya’nın en büyük gazetesi Helsingin Sanomat’un Finlandiya’nın NATO üyeliği talebine ilişkin sorularını yanıtlarken “Savaş durumunda yardımına koşmayı taahhüt edeceğimiz ülkelerin bizim vatandaşlarımızı hedef alan örgütleri desteklememesini veya bunlara müsamaha göstermemesini beklememiz en temel hakkımızdır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin dünyanın tehlikeli ve istikrarsız bir bölgesinde yer aldığına dikkati çeken Altun, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelikleri konusuna ilkesel bir perspektiften yaklaştıklarını dile getirdi.
Söz konusu ülkelerin, tarihin en büyük askeri ittifakının parçası olmak ve güvenlik şemsiyesi altına girmek istediklerini, Türkiye’nin ise bu ittifakın 70 yıllık üyesi ve en büyük ikinci ordusuna sahip olduğunu hatırlatan Altun, “Savaş durumunda yardımına koşmayı taahhüt edeceğimiz ülkelerin bizim vatandaşlarımızı hedef alan örgütleri desteklememesini veya bunlara müsamaha göstermemesini beklememiz en temel hakkımızdır. Helsinki’deki Senato Meydanı’nda bir intihar saldırı düzenlenseydi ve bu örgütün mensuplarına siyasi sığınmacı veya muhalif muamelesi yapan bir ülke Finlandiya’nın üyesi olduğu bir güvenlik örgütüne katılmak isteseydi siz ne hissederdiniz? Bu nedenle mesele bizim açımızdan ilkeseldir.” değerlendirmesinde bulundu.
“TÜRK HALKI ARTIK LAFA DEĞİL İCRAATA BAKIYOR”
“Finlandiya’nın Türkiye’nin beklentilerine verdiği yanıtı hangi açılardan kabul etmiyorsunuz?” sorusu üzerine Altun, Türk halkının artık lafa değil icraata baktığını söyledi. Bu güven bunalımının sebebinin Avrupalı dostların geçmişte yaptıkları olduğuna işaret eden Altun, “Örneğin Avrupa Birliği’nin 1999 Helsinki Zirvesi’nde dönem başkanı olan Finlandiya’dan Kıbrıs konusunda yazılı teminat almıştık. Daha sonra AB yetkilileri, Kıbrıslı Rumların Annan Barış Planı’na onay vermemesi halinde AB üyesi olamayacaklarını söyledi. Ancak sonradan tüm bunlar unutuldu. Mevcut durum da ortadadır. Biz endişelerimizi ve bu endişelerin nasıl giderilebileceğini açıkça ortaya koyduk.” ifadelerini kullandı.
Muhalefet partileri CHP ve HDP’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Finlandiya’nın NATO üyeliğine itiraz etmesini eleştirdiğinin hatırlatılması üzerine Altun, “Bahsettiğiniz muhalefet partilerinden CHP, Suriye’deki Esed rejiminin ideolojisini ve dünya görüşünü paylaşan bir partidir. HDP ise PKK terör örgütüyle organik bağlara sahiptir. Partinin kararları sözde örgüt komiserleri tarafından onaylanır ve ofisleri PKK tarafından eleman devşirme merkezleri olarak kullanılmıştır. Sicili ortada olan bu partilerin ithamlarını ciddiyetsiz buluyorum. Biz zaten Amerika Birleşik Devletleri’yle olan fikir ayrılıklarımızı çok açık bir biçimde kendileriyle paylaşıyoruz. Amerika’yla olan meseleleri Finlandiya veya İsveç üzerinden tartışmaya ihtiyacımız yok. Türkiye’nin gücü, etkisi ve kapasitesi ortadadır. NATO için önemimiz de ortadadır. Biz taviz beklemiyoruz. Üyeliğin ilkesel şartlarını ortaya koyuyoruz” şeklinde cevap verdi.
NATO üyeliğinin bir hak değil, ayrıcalık olduğu konusunda mutabık olunması gerektiğini vurgulayan Altun, Türkiye’nin geleneksel olarak NATO’nun açık kapı politikasını desteklediğini belirtti.
Altun, “Türkiye’nin endişeleri Finlandiya halkı açısından öncelikli olmayabilir. Söz konusu terör örgütlerinin Finlandiya’da kimseye zarar vermediği, şiddete bulaşmadığı gibi argümanlar ortaya atılabilir. Ancak terörün asla meşru görülemeyeceği ve NATO üyelerinin terörle mücadele konusunda tam bir uyum içinde çalışması gerektiği hususlarında mutabık kalmak durumundayız. Aksi takdirde Finlandiya’nın üyeliği hem Türkiye’nin güvenliğine hem de NATO’nun kurumsal kimliğine zarar verebilir” diye konuştu.