Radyo program sunucusu ve yazar Umut Öztürk, hem yayınlarda yaşadığı ilginç olayları, hem de günümüz iletişim sorunlarını, kitaplarından ve …
Radyo program sunucusu ve yazar Umut Öztürk, hem yayınlarda yaşadığı ilginç olayları, hem de günümüz iletişim sorunlarını, kitaplarından ve yaşadığı durumlardan yola çıkarak anlattı.
“BİREYLER ÇOK BEN MERKEZLİ OLMAYA BAŞLADI”
Bir sürü iletişim enstrümanın çıktığını söyleyen Öztürk, “Önceden mektup yazdığımız dumanla haberleştiğimiz, güvercinle iletişim kurmaya çalıştığımız farklı farklı enstrümanlar vardı. Bugün ise dijital iletişimle saniyeler ya da saliseler içerisinde insanların birbiriyle iletişim kurduğu bir evrendeyiz. Ama farkında olduğumuz belki de kaçırdığımız bir şey var, bireyler çok ben merkezli olmaya başladı. Kendi mutluluk hazzını, eşiğini çok üst banda taşımaya çalışan insanoğlu sadece kendisinin mutlu olmasını isterken başka insanları önemsememeye başladı; sadece kendi söylediği çok kıymetli, sadece kendi aldığı beğeni sayısı çok önemli, ona yazılanlar önemli. Daha az dinleyen, daha az anlamaya çalışan, daha az başkasını düşünen bir topluluk olduk. Ben de diyorum ki iletişimsizlik zaman içerisinde bize dönecek. Mesela bu odada sadece benim mutlu olmam yeterli değil hepimizin mutlu olması çok önemli ve kıymetli. Birbirimize bu enerjiyi yansıtabileceğimiz argüman da iletişim” şeklinde konuştu.
“KULLANDIĞIMIZ TEK KELİME İNSANLARIN HAYATINI DEĞİŞTİREBİLİR”
Öztürk, “Farkında olmadan, aynı coğrafyalarda yaşadığımız ve gün içinde karşılaştığımız insanlara kullandığımız bir tek kelimeyle insanların hayatını değiştirebilir, onları motive edebilir ya da kırabilir, uzaklaştırabiliriz. Onların hayatına bilerek ya da bilmeyerek çok fazla dokunuyoruz. Herkes için önemli kelimeler var. Örneğin, annesini babasını kaybetmiş birey için ya da iki gün önce annesi yoğun bakımda olan bir birey için anne kelimesinin anne kelimesinin kutsallığı çok daha fazla artıyor. Her insan kendisine ismiyle hitap edilmesi ister. İnsanların yaşamsal seçeneklerini de her zaman çok zengin olamayabilir, çok büyük akademik eğitimler almayabilir. Hayatımızın içerisinde herkes bizim için kıymetli bir paydaş. Arkadaşınızla bir mekâna gittiniz. O mekanlarda çalışan arkadaşımızın yaka kartları var. Garson, beyefendi hanımefendi yerine yaka kartındaki ismiyle hitap etmek onları çok daha mutlu edecek. Bir insanın yeryüzündeki varlığının beyanı ismidir bu yüzden eğer kelime ismiyse insanlar için çok değerli bir hale bürünüyor” dedi.
“SENİ SEVİYORUM DEDİĞİNDE BU SEVGİ TÜKENMEZ”
Katıldığı seminerlerden, yazarı olduğu “Şimdi ‘Umudun Zamanı’ ve ‘Pozitif İletişim’ adlı kitaplarından yola çıkarak duygu ve iletişim cimrisi olmaya başladığımızı söyleyen Öztürk, “Sevdiğin kadına, evladına, annene, babana seni seviyorum dediğinde bu sevgi tükenmez. Sevmediğin bir insana söyleme. Yapay ol demiyorum ama insan gerçekten sevdiği kişiye niye seni seviyorum demez. Gittiğimiz seminerlerde insanların duygularını aktarmada cimri davrandığını gördük. Duygu cimrisi, iletişim cimrisiyiz. Kelimelerin ağzımızdan çıktığında ekstra vergisi yok, Maliye Bakanlığı denetim yapmıyor. Bazen karşı tarafa bir ileti gönderirken karşı tarafta bir duvar oluyor. Sıkıntısı ön yargılar. Bireyler sizi tanımadan sadece bir bakışınızla, kıyafetinizle, tarzınızla ya da bir sosyal medya paylaşımınızla size yargılayabiliyor” ifadelerini kullandı.