Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Merkez Ofisi Açılışı ve Ustalara Saygı Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada …
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Merkez Ofisi Açılışı ve Ustalara Saygı Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, rahmetli Turgut Özal’ın ülkeye kazandırdığı DEİK’in, Türk iş dünyasının uluslararası alanda gücünün taşıyıcısı ve sembolü olduğunu söyledi.
Kuruluşundan bugüne DEİK yönetiminde, iş konseylerinde, faaliyetlerinde görev üstlenen herkesi şükranla, vefat edenleri de rahmetle yad ettiğini kaydeden Erdoğan, “Ülkemiz iş dünyasının önde gelen tüm kuruluşları ve kurumlarının kurucusu olduğu DEİK, bu alandaki en büyük ve kapsayıcı platformdur. Türkiye’nin hedef yükselterek dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girme hazırlığı yaptığı şu dönemde DEİK’e ve üyelerine çok daha büyük görevler düşüyor. Ticari diplomasiyi, ülkemizin gücünü dünyaya taşımayı, Türk iş dünyasının kuzey yıldızı olmayı hedefleyen DEİK, bugün açılışını yapmakta olduğumuz merkez ofisiyle iddialarına uygun bir altyapıya da kavuşmaktadır.” dedi.
Erdoğan, DEİK merkez ofisinin ülkeye ve iş dünyasına hayırlı olmasını dileyerek, şunları söyledi:
‘Süratle istikrar ve güven iklimini tesis ettik’
Hükümeti ilk kurduklarında ülkenin 1994-2001 krizlerinin ağır yükü altında ayakta durmakta zorlandığını kaydeden Erdoğan, “Asırlık ihmallerin sonucu olan altyapı eksikliklerimiz ve reel ekonominin siyasi istikrarsızlığın, darbelerin, vesayetin akıl dışı baskılarının etkisiyle sürekli tökezleyen yapısı sebebiyle geleceği kestiremiyorduk.” diye konuştu.
Erdoğan, süratle istikrar ve güven iklimini tesis ettiklerini, devletine güvenen, hükümetine inanan, siyasetçilerini yanında bulan iş dünyasının da bir anda adeta şaha kalktığını aktardı.
İlk önemli adım olarak Marmaray‘ın yapılışının rastgele bir olay olmadığına işaret eden Erdoğan, “Bütün engellemelere, önümüze her türlü takozu koymalarına rağmen Marmaray’ı denizin altından girip çıkmak suretiyle insanımızın, milletimizin hizmetine sunduk.” dedi.
Erdoğan, ardından Avrasya Tüneli’ni de aynı şekilde İstanbul’a kazandırdıklarını belirterek, “Yetmedi. Şehitler Köprüsü’nden sonra Fatih Sultan, ardından da Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü, onu da bitirmek suretiyle yine milletimizin, ülkemizin istifadesine sunduk. Onunla da kalmadık. Osmangazi Köprüsü’nü de yine aynı şekilde bitirerek ülkemizin hizmetine sunduk. Bütün bunlar niçin yapılıyordu? Türkiye dünyaya bir şeyi ispatlamak durumundaydı. Yani buradan 7.5 saatte İzmir’e gidilirken 3 saatte, 3 saat 15 dakikada İzmir’e nasıl gidilir, bunu gösterdik.” ifadelerini kullandı.
Bununla da kalmadıklarını aktaran Erdoğan, “Bu köprünün devamında yıllarca İzmir-Manisa arasında o dağlar aşılamıyordu. Ve bu dağları aşmak için Sabuncubeli Tüneli’ni yaparak, Sabuncubeli Tüneli’yle de çok daha süratle, hızla o uzun mesafeler kısaldı. Sadece bunlar değil, yani ben buradan kalkıp şimdi size Nissibi Köprüsü’nü mü anlatacağım? Yani Şanlıurfa’dan Adıyaman’a Nisibbi Köprüsü’yle birlikte hem mimarisiyle hem de gidiş gelişiyle farklı bir eseri ortaya koyduk.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunlarla hiçbir zaman yetinmediklerini vurgulayarak, “Ama Neşet Baba’nın dediği gibi ‘Aşkınan koşan yorulmaz’ dedik. Aşk ile koştuk ve yorulmadık. Ve bunları devam ettiriyoruz” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, “Eğer bunlar olmamış olsaydı, acaba şu anda modernitenin veya modern Türkiye’nin bir anlamı, bir ifadesi olacak mıydı? Hayır. Ama işte bunlar, şu anda gelip gidenler bunu gördüğü zaman, ‘Neler yapmışsınız.’ Dedik ki bu işin bir de finali var. Bu final de neydi? İşte, 18 Mart Çanakkale Köprüsü’nü de yapmak suretiyle dünyaya bir ilki, Türkiye olarak imzayı orada da attık.” dedi.
18 Mart Çanakkale Köprüsü’yle Avrupa ve Asya’yı birbirine bağladıklarını anlatan Erdoğan, “Şimdi hakikaten aşkınız varsa, inanıyorsanız ve ‘Bu ülkeye bir şeyler yapayım.’ diyorsanız yaparsınız. Biz bu yola böyle çıktık ve bütün bunları da başardık, yaptık. Şimdi birileri çıkıp ‘Aç kaldık.’ diyor. Ya vicdansızlık yapma. Ne aç kaldın? Aç kalan filan yok. Yeter ki bu noktada dürüst ol, samimi ol.” şeklinde konuştu.
Erdoğan, sürekli yapmış oldukları parasal düzenlemelerle vatandaşların imkanlarını nerede nereye getirdiklerinin ortada olduğunu vurgulayarak, ”Fakat Türkiye öyle bir muhalefetle baş başa ki bu muhalefet, muhalefet yapmak için değil sadece ‘Akılları bulandırmak için ne yapabiliriz?’, bunun gayreti içerisinde.” dedi.
‘Bay Kemal ne derse desin, Erdoğan burada’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 27 Mayıs Darbesi’ne değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
Kılıçdaroğlu’nun TÜRGEV ve Ensar Vakfıyla ilgili iddiaları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na açtığı tazminat davalarına değinerek, “Paralardan bahsediyor. Amerika’ya şuraya buraya filan. Evet bir 150 bin lira kazandım. Bir 100 bin lira daha kazandım. İşte Man Adası filan falan dedi. Şimdi bu paraları, o iftira attığı TÜRGEV ve Ensar vakıflarına ben Bay Kemal adına veriyorum. Hiç olmazsa bir hayra vesile olsun böylece ve oradan oraya gidecek. Fakirin eliyle.” diye konuştu.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun TÜRGEV ve Ensar Vakfıyla ilgili iddialarına ilişkin, “Bu anlattığı, bahsettiği şeyler özellikle Amerika’da yapılan Türk Evi’nin hemen iki cadde arkasında muhteşem bir yurt. Burada böyle bir şey yapılıyor. Ve buna bu kadar yalan yanlış şeyleri yapıştırmanın, iftira atmanın ne anlamı var? Ama maalesef akşam yalan, sabah yalan.” ifadelerini kullandı.
‘Milli gelirimizi 238 milyar dolardan aldık, 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdik’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün başlattıkları altyapı yatırımı seferberliği ile genişlettikleri hak ve özgürlük ikliminin, iş dünyasının hem gücünü hem cesaretini artırdığını belirterek, şu bilgileri verdi:
Satın alma gücü paritesine göre milli gelir hesabında Türkiye’yi dünyada 11. sıraya çıkarmayı başardıklarını aktaran Erdoğan, “Önce satın almada, sonra genel milli gelir hesabında dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeden bize durmak, duraksamak, bir anı bile boşa geçirmek haramdır.” ifadesini kullandı.
Bugün salgının ve Ukrayna-Rusya savaşının etkisiyle küresel enerji ve gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarında çok dengesiz artışların yaşandığı bir dönemden geçildiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada, kur ve enflasyon sorununun üstesinden geleceklerini, bu süreçte en büyük kazanımın ise yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı koruyarak iş dünyasından çalışanlara kadar hiçbir insanın çöküşüne izin vermemeleri olduğunu söyledi.
Küresel ekonomik krizin büyümesine rağmen Türkiye‘nin giderek parlayan yıldızıyla potansiyelini daha etkin, verimli ve yaygın kullanabilme imkanlarını hayata geçirdiğini ifade eden Erdoğan, “İnşallah bir yandan insanlarımızın günlük hayatlarını olumsuz yönde etkileyen hayat pahalılığının önüne geçecek tedbirleri alarak diğer yandan her kesimin gelirlerini yükselterek refah düzeyindeki gerilemeyi süratle telafi edeceğiz. Bu konuda iş dünyamızdan da destek bekliyoruz. Kesinlikle kötümser senaryolara göre pozisyon alarak akıl ve etik dışı fiyatlamalara yönelmek yerine, makul, mantıklı, sürdürülebilir politikalarla ülkemizi bu kısır döngüden kısa sürede çıkartabiliriz.” diye konuştu.
Çok klasik bir söz olmasına rağmen özellikle günün gerçeklerini ifade etmesi bakımından önemli gördüğü için “Unutmayın hepimiz aynı gemiyeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet Türkiye gemisi hasar görür, su alır, tehlike geçirirse bunun sonuçlarını bilaistisna hep beraber yaşayacak, görecek, ödeyeceğiz. Biz, tüm dikkatimizi ve enerjimizi, ülkemizin önündeki aydınlık geleceğe yöneltmiş durumdayız. Her ne kadar fırsatçı ve tetikçi kesimler, Türkiye gemisinin daha çok yara alması için ellerinden geleni yapıyor olsa da aslında umutlu olmak için önümüzde yeteri kadar veri mevcuttur. Üretim tarafında, istihdamda, ihracatta gayet iyi durumdayız. Döviz kurunun mevcut durumu, göstergelerimizi olumsuz etkilese de rekabet gücümüzü koruyacak seviyededir. Cari açıktaki ve bütçe dengelerindeki bozulmanın sebebi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kimi kalemlerde 5 kat kimi kalemlerde 10 kat artan enerji giderleridir. Nitekim Kore’den Japonya’ya ve Avrupa Birliği’ne kadar normalde cari fazla veren ülkelerin tamamında benzer sıkıntılar yaşanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Tarımda bereketli bir yıl beklediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerjide yerli ve milli kaynakları zaten harekete geçirdiklerini, gaza daha da bastıklarını kaydetti.
Sanayinin, dünyanın yeni üretim merkezi olma yolunda adım adım ilerlediğini, turizmde güzel bir sezonun yaşanacağının işaretlerinin gelmeye başladığını belirten Erdoğan, “Bugün bakanımla da onları görüştük. ‘İyi konumdayız, inşallah hedefi yakalıyoruz.’ dedi. İstihdamda küçük oynamalara rağmen hamdolsun sosyal kırılmalara sebep olacak herhangi bir riskle karşı karşıya değiliz. Ülkemizi, içimizdeki mandacı iktisatçıları kullanarak soyamayan küresel kuruluşların çaldıkları felaket çanlarına zerre kadar önem vermiyoruz. Bunlar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sağladığı dinamizm ve istikrar sayesinde artık ülkemizi diledikleri gibi yönlendiremeyenlerin feveranlarıdır. İçimizdeki bazı kesimlerin ruh hali de Milli Mücadele öncesi umudunu manda ve işgale bağlayan zavallıların durumlarına benzemektedir. İnşallah bu manda heveslileri 1923’te başaramadılar, 2023’te de başaramayacaklar. Siz dünyaya kendi ülkesinden değil Londra ve New York’tan bakmak dışında hiçbir vasıfları olmayanların hezeyanlarına aldırmayın.” ifadelerini kullandı.
‘Ülkemizin gücünü ve imkanlarını biliyoruz’
Uygulanan ekonomi programının gayet tutarlı, ilmi, ülke ve dünya gerçeklerine uygun olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
Aynı mandacı zihniyetin ekonomik tartışmalar yanında, Suriye’den Akdeniz ve Ege ihtilaflarına, Karabağ’dan NATO meselesine kadar her konuda yansımalarını görmenin mümkün olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi ülkesinin ve milletinin yanında yer almak yerine emperyalist güçlere kuyruk sallamayı, sinyal vermeyi siyaset sanan bu zihniyeti milletimizin ferasetine havale ediyoruz.” dedi.