İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in son dönemdeki çıkışları siyasetin gündeminde. Yeni Akit Yazarı Zekeriya Say, Akşener’in siyaset hayatı …
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in son dönemdeki çıkışları siyasetin gündeminde. Yeni Akit Yazarı Zekeriya Say, Akşener’in siyaset hayatı boyunca yaşadığı değişimleri özetledi. Say’ın, “Her devrin Asena’sı” başlıklı yazısı şöyle:
Selanik muhaciri bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi.
Milliyetçi görüşlerinden dolayı, üniversite yıllarında ‘Asena’ lakabı takıldı.
Siyasete adım attığı DYP içindeki ‘ülkücü’ kanadın en önde gelenleri arasında yer aldı.
Bir dönem DYP lideri Tansu Çiller’in sağ kolu ve en güvendiği isim oldu.
Çiller’in kurduğu Zübeyde Hanım Şehit Anaları Vakfı’nın Başkanlığını bile yaptı.
Toz kondurmadığı Çiller ailesi sayesinde 1995 seçimlerinde İstanbul Milletvekili seçildi.
DYP Genel Başkan Yardımcılığı döneminde medyaya tehdit savurduğu için yargılandı.
İsmi ‘Ailenin tetikçisi’, “Çiller’in şakşakçısı”na çıktı. Bu sadakatinin karşılığında Türkiye’nin ‘İlk kadın İçişleri Bakanı’ oldu.
Refahyol iktidarının gerilimli günlerinde askerlerle sık sık karşı karşıya geldi.
28 Şubat döneminde kendisine “Bakanlığın önüne kazık diker oturturum” mesajı gönderen dönemin cuntacı generalini, “Kazıklı Voyvoda eşcinseldi” diyerek, kazığa oturmuştan beter etti.
Hakkında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni tahkir ve tezyif’ nedeniyle soruşturma açıldı.
Refahyol’un yıkılmasından sonra ‘burjuva kızı” dediği Çiller’e karşı cephe aldı. Kendisini halktan biri olarak lanse ederek, parti içi muhalefete soyundu ve Çiller’i devirmeye çalıştı.
Bunda başarılı olamayınca, 4 Temmuz 2001’de partisinden istifa ederek daha sonra ‘Ak Parti’ adını alacak olan ‘Yenilikçiler’ hareketine katılacağını açıkladı. Abdullah Gül ve Abdüllatif Şener’le düzenlediği basın toplantısında, “Erdoğan ailece görüştüğüm dostum” dedi.
Bu sözler nedeniyle dönemin kartel gazetelerinde, “Erdoğan’ın Asena’sı” manşetleri atıldı.
Fakat çok geçmeden bu hareketten de ayrıldı.
Bu kez, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin davetiyle MHP saflarına katıldı. Bahçeli’nin güvendiği önemli isimler arasında yer aldı. Her şeyi istismar etmeyi alışkanlık haline getirdiğinden olsa gerek, Devlet Bey’i devirerek MHP’yi ele geçirme operasyonunda koçbaşı görevini üstlendi.
FETÖ destekli bu plan tutmayınca, proje parti İP’i kurarak, ülkücü kesimi parçalama ihalesini aldı.
İyi Parti’nin kuruluşunun ardından ziyaret ettiği Hacı Bayram-ı Veli türbesinde başını örterek mütedeyyin kesime şirinlik yaptı.
Ardından gittiği Anıtkabir ziyaretinde, “imanımızı tazelemek için buradayız” diyerek, tesettüre bürünerek kırdığı “laik yürekleri” tamir etti.
Her fırsatta ‘Hacı’ olduğundan dem vuran ablamız Anıtkabir’de tazelediği o iman ile Ayasofya-i Kebir Camii’ne giderek tahiyyetü’l-mescid namazı kıldı.
•
“Asena” lakaplı ablamızın dönüşleri o kadar keskin bir hal aldı ki…
Kendisini kazığa oturtmakla tehdit eden generale, Kazıklı Voyvoda’nın homo olduğunu hatırlatan kendisi değilmiş gibi, 1999’da devlet tarafından el konulan 5 bankanın üçünün eski Genel Müdürlüğünü yapan ve aldığı komisyon nedeniyle adı ‘Yüzde 10 Sami’ye “ çıkan Mehmet Sami Erdem’in oğlu Bahadır Erdem’i, eşcinsellere verdiği desteğe rağmen “yardımcısı” yaptı.
Kendisini milliyetçi ve muhafazakâr addetmesine rağmen eski tüfek bir solcuyla evli olan ve ‘Kızıl Soros’ lakaplı Gezi finansörü Osman Kavala’nın kendisinin “en mülayim kuzeni” olmasıyla övünen ablamız, son olarak Kavala davası nedeniyle, Sultan Abdülhamid Han’ın idaresine dil uzattı.
“Abdülhamid gitsin de gerisi önemli değil” diyen İttihatçıların günümüzdeki izdüşümü gibi hareket eden ablamız, Abdülhamid’i devirmek isteyen İttihatçılar ve Ermenilerin gösterilerde kullandığı, “Hürriyet, müsavat, adalet” pankartlarını, katıldığı kürsüde Türkçe anlamlarıyla tekrar etmeye başladı.
Abdülhamid’i tahtan indirdikten sonra “Bundan sonra ne yapacaksınız?” diye soranlara “Bilmiyoruz, biz sadece Abdülhamid’i yıkmaya odaklanmıştık” diyenlerden hiçbir farkı olmayan ve “Yeter ki Erdoğan gitsin, isterse ülke batsın” diyen “zillet ittifakı”nın içinde yer alan ablamız, şimdi de Erdoğan’a, Sultan Abdülhamid’in akıbetini hatırlatıyor…
•
Peki;
Dün DYP’li iken Çiller’i, MHP’li iken Bahçeli’yi devirmeye çalışan…
28 Şubat’çı paşalara “homo” hatırlatması yapıp, sapkın eşcinsellerin destekçisi Bahadır Erdem’i yanı başına oturtan…
Milliyetçi rolü oynamasına rağmen PKK tutuklusu Selahattin Demirtaş’a kahvaltı sözü veren…
Hacı Bayram-ı Veli’de kapanıp, Anıtkabir’de iman tazeleyen Meral Akşener ablamız…
Bugün “kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” diyerek, halka zulmettiğini iddia ettiği Sultan 2. Abdülhamid Han için, geçmişte ne demiş olabilir?
“Müstebit” mi?
Alakası yok..
9 Ekim1997 tarihinde, Gümüşhane Kültür Merkezi’nde düzenlenen geceye katılan Meral Hanım, RP’liler tarafından Sincan’da düzenlenen Kudüs Gecesi’ne tepki göstererek, “Kudüs gecesi yapacaksan, Sultan Abdülhamid’in yapmış olduğu şerefli mücadeleden, İslam bayraktarlığından bahsedeceksin” demiş.
Evet!
Tarih öğretmenliği yapmakla övünen ve tarihe, kavgalar üzerinden değil de değerler, sistemler ve sonuçlar üzerinden baktığını iddia eden Akşener, 1997’de, “Şerefli mücadelesi ve İslam’ın bayraktarlığını” yapmasıyla RP’lilere rol model olarak gösterdiği Sultan 2. Abdülhamit Han’ı…
25 yıl sonra, ittihatçı artığı CHP ile ittifak yaptıktan sonra, “millete zulmeden bir müstebit” olarak lanse etmeye başladı.
Bakıyorum da..
Meral Hanım, çarklarıyla Kılıçdaroğlu’na, dönüşleriyle de dansöz Asena’ya nal toplatıyor!