CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Düzce İstanbul Caddesi’nde esnafı ziyaret ederek, sohbet etti. Kılıçdaroğlu, daha sonra Düzce Belediyesi …
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Düzce İstanbul Caddesi’nde esnafı ziyaret ederek, sohbet etti. Kılıçdaroğlu, daha sonra Düzce Belediyesi Prof. Dr. Erol Güngör Kültür ve Kongre Merkezi’nde muhtarlar, kanaat önderleri ve sivil toplum kuruşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Kılıçdaroğlu konuşmasında geçici sığınmacıları ırkçılık yapmadan kendi özgür iradeleriyle memleketlerine göndereceklerini belirterek, “Suriyeli kardeşlerimiz, bu kardeşlerimizin kendi ülkelerine gitmeleri lazım. Bu konuda görüşlerim açık ve nettir. Bunu Suriyeli kardeşlerimizle de paylaştım. Suriye ile bir masada oturarak bütün sorunların çözülmesi lazım. Bütün finansmanların Birleşmiş Milletler tarafından karşılanarak yapılması lazım. O fabrikaları da hayata geçirerek, evleri var yerleri var. Bu şekilde ülkelerine göndereceğiz. Irkçılık yapmayacağız. Bu milletin alnına ırkçı yazdırmayacağız. Özgür iradeleri ile göndereceğiz. Altyapısını oluşturacağız” dedi.
‘SON 10 YILDA EN BÜYÜK DEĞİŞİMİ YAŞAYAN PARTİ CHP’DİR’
Kılıçdaroğlu, CHP’nin sesi duyulmayanların sesi olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“‘Cehape’ var ya ‘Cehape’ derler hep eleştirirler, ama öneri getirmezler. Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir. Sesi duyulmayanların sesi olduk. Taşeron meselesini ilk dile getiren, onları örgütleyen bizdik. Şimdi sırada apartman görevlileri var. Onlar için de bir şeyler yapacağız. Her gün yan yanayız. Ama onların sorunları da var. Suriyeli, Afgan kardeşlerimiz var. İnsani boyutlarda hepsini çözeceğiz. Dışlamadan ötekileştirmeden çözeceğiz. Gelince ne yapacaksınız? 6’lı masaya diyorlar ya 6 benzemez. Evet ayrı partileriz, ama insan hakları, sosyal devlet, Türkiye’nin büyümesi konusunda aynı şeyleri düşünüyoruz. Fiyat istikrarı, Türkiye saygın olsun konusunda aynı şeyi düşünüyoruz. İster Düzce’de ister başka yerde herhangi bir insan kendisinden bir parçayı orada görüyor. O liderlere baktığında kendisinden bir parçayı orada görüyor. Türkiye bu koşulları ve ağır sorunları yaşıyorsa bu sorunları çözmek boynumuzun borcudur. Türkiye’yi bu sorunlardan çekip düze çıkarmak bizim boynumuzun borcudur.”
‘İSRAF OLAN YERDE ADALET OLMAZ’
İktidara gelmeleri halinde israfı bitireceklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Yarın seçim oldu geldiniz ne yapacaksınız. İlk iş genelge ile israf kapılarını kapatacağız. İsraf haramdır. İsraf yapan adamın burnundan getireceksin. 13 uçağı olacağına, neden 13 olsun? 1 ya da 2 uçak olur, 13 uçak nedir. İsraf değil midir? Kuralını koyacaksın. Cumhurbaşkanı adayı arkadaşımız seçilirse 1 ya da 2 uçağı olacak. Bakanlık binasını boşaltıp kiraya çıkıyorlar. Neden? müteahhit kazansın diye. Tamam kazansın ama devlet üzerinden neden kazansın? Devletteki kira saltanatını bitireceğiz. Devlet adaletli, söz sahibi olur. Devletin dini adalettir. İsraf olan yerde adalet olmaz. İsraf olan yerde birilerinin hakkının peşkeş çekilmesi demektir” değerlendirmesinde bulundu.
‘MERKEZ BANKASI’NIN BAŞINA GÜVEN VERECEK BİR İSİM GETİRECEĞİZ’
Merkez Bankası’nın öneminden bahseden Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Merkez Bankası Kanunu 4’üncü maddesi der ki Merkez Bankası’nın görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Türkiye’de fiyat istikrarı var mı? Yarın sabah dolar kaç lira olur kimse bilmiyor. Kimse önünü göremiyor. Fiyat istikrarını sağlamak zorunda olan kurum ne iş yapıyor? Hiç bir iş yapmıyor. Eli kolu bağlanmış. Üçüncü önemli iş Merkez Bankası’nın başına hem iç hem dış piyasalarda güven verecek bir isim getireceğiz. Partili değil, güven veren olacak. Kanun var ve sen bu kanunu uygulamak zorundasın diyeceğiz. Merkez Bankası parayla uğraşır. Bir arkeoloğun Merkez Bankası’nda ne işi var. Ben arkeologları küçümsemiyorum. Önemli iş yapıyorlar ama bunun ne işi var Merkez Bankası’nda. Emekli milletvekilleri, güreşçilerin, rüşvetçilerin ne işi var Merkez Bankası’nda. Bunların devletin yönetiminde ne iş var. Biz devletimize bağlıyız. Devletin güçlü olması lazım. İyi yönetilmesi lazım. Bunları nasıl yapacağız. Merkez Bankası’nı bağımsız yaptık, israfı önledik yetiyor mu? Hayır sorun var. Sanayicinin, esnafın sorunu var. Sorun nasıl çözülür? Rahmetli Ecevit, ekonomik ve sosyal konsey kurdu. Bu konseyde esnaf, sanayi, çifti olur. Sorunlu tarafları çağırırsınız ve dinlersiniz. Siz ne sorunlar yaşıyorsunuz bunları nasıl çözelim. Bir yanda sorun yaşayan bir yanda sorun çözen olur. Ekonomik sosyal konsey işler hale gelecek. Bakanlara diyecek bak çözüm getirin. Çözümü anlatın.”
‘GELECEĞİ İPOTEK ALTINA ALINAN BİR TÜRKİYE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Kılıçdaroğlu, Kamu İhale Kurumu’nun yeniden yapılandırılacağını açıklayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Geleceği ipotek altına alınan bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Sadece sizin değil, torunlarınızın da geleceği ipotek altına alındı. Yap-işlet-devret, kamu özel iş birliği ile dolarla, Euro’yla ihale veriyorsunuz. çi geçinip Türk Lirası’nı çöpe atıyorsunuz. İş yapacak Türk, iş yapılacak yer Türkiye neden Euro’yla iş veriyorsunuz. Devlet kendisi yapsa 3 milyara hastane yapıyor. Kamu özel iş birliği ile 6 milyara yaptırıyor. Önce bu beşli çeteyi saf dışı bırakacağım. Size söz veriyorum. Mahkemeye başvurdular, ‘Bize beşli çete demesin’ dediler. Mahkeme de ‘Kılıçdaroğlu beşli çete demesin’ dedi. Feriştahınız gelse durmam. Siz soyacaksınız biz seyir mi edeceğiz. Vicdanı olan bir hakim devletin soyulmasına razı olmaz. Kamu İhale Kurumu yeniden yapılandırılacak. Önce işi veriyorsun sonra ihale yapıyorlar. Bunun adı ihale oluyor mu? ben bunu Türkiye’de gördüm. Temel atıyorlar gelip evrakları veriyorlar. Namuslu bürokrat ben buna imza atmam diyor. Bunları değiştireceğiz.”
‘KESİN HESAP KOMİSYONU KURACAĞIZ’
Kılıçdaroğlu, hesap veren bir iktidar olacaklarını ifade ederek, “Kesin hesap komisyonu kuracağız. Vergiler tamam. Nerelere harcandı kimse bilmiyor. Nerelere harcandığını gösteren bir kanun var. Kesin hesap komisyonu kuracağız. Kesin hesap komisyonunun başkanı ana muhalefetten olacak. Biz iktidar olarak ana muhalefete hesap vereceğiz. Bakan diyecek ki ben kesin hesap komisyonunda hesap vereceğim. Bana yolsuzluk yaptırmayın diyecek. Siyasete ahlak gelecek. Ben iktidar olarak hesap vereceğim” dedi.
‘DEVLET YÖNETMEK ASLINDA KOLAYDIR’
Devlet yönetmenin dünyanın en kolay işi olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “Devlet yönetmek aslında kolaydır. Zor değildir. Dünyanın en kolay işidir. Devlette herkesin görevi bellidir. Belediye başkanı, muhtar, odacının, doktorun görevi nedir hepsi var. Devlet yönetmek bu kadar kolaysa neden devlet bu hale düşüyor. Liyakat sistemini bozarsanız devlet bu hale düşer. Ben kanuna uyacağım diyorken bir bürokrat, ‘Ben seni görevden alıyorum’ derseniz liyakatsizlik başlar” diye konuştu.
Orta direğin güçlendirilmesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “İnternet altyapısı ve teknoloji bunlara önem vermemiz lazım. Avrupa’nın en az çalışan en ağır çalışan ağı bizde, en pahalısı bizde. Orta direği güçlendirmemiz lazım. Esnafı güçlendirmemiz lazım. Orta direk düşerse devlette sıkıntılar başlar. Kazanmaları lazım. Her yere AVM yaptınız. Haftada 1 gün kapatın. AVM’de de çalışanlar bir gün tatil yapar. Günün neredeyse 12-13 saati insanlar çalışıyor, hem de haftanın 7 günü, insan haklarına aykırı. İhale takibi yapanlar siyasette olmayacak. Vatandaşa hesap vermeyi görev bilecekler. Futbol kulübü tutar gibi siyasi parti tutulmaz. Seçim yapmamızın nedeni, bir siyasi parti devleti kötü yönetiyorsa yenisini getirmemiz lazım. Hepimizin sorumluluklarını yerine getirmemiz lazım” ifadelerini kullandı.