Bridgerton izleyenleri Londra’nın Regency dönemi olarak adlandırılan tarihe yani 1813 yılına götürüyor (Regenct dönemi 1811-1820 arasında geçiyor …
Bridgerton izleyenleri Londra’nın Regency dönemi olarak adlandırılan tarihe yani 1813 yılına götürüyor (Regenct dönemi 1811-1820 arasında geçiyor). Konu ise oldukça basit. Soylu aileler kızlarını başka bir soylu ailenin erkek çocuğuyla evlendirmeye çalışıyor ki, statüsel anlamda ailenin adı daha da güçlensin. Aslında bakarsanız çok özel bir konusu olmamakla birlikte tabii ki Birdgerton’ın popüler olmasını sağlayan ana unsuru konusunun muazzam olması değil bu evlilik içlerinde dönen entrikalar.
Tabii ki yıl göz önünde bulundurulduğunda ve soylu ailelerin bol olduğu bir konu ele alındığında entrika yanında hediye paketi olarak geliyor. Ağırlıklı olarak Bridgerton ve Featherington ailelerinin kızları arasında dönen bu çekişme ve entrika dolu hikaye izleyenleri oldukça mest etmiş gibi görünüyor. Durum böyle olunca bizde Bridgerton benzeri dizileri listelemeye karar verdik.
Bridgerton benzeri dizi önerileri:
II. Elizabeth’in zorlu yaşamı: The Crown
2. dünya savaşı sonrasında İngiltere içerisinde bulunduğu zorlu durumu ve II. Elizabeth’in tahta geçtiği dönemi anlatan The Crown, kraliçenin tahta geçtiği ilk yılların perde arkasına ilk elden göz atmamızı sağlıyor. Biyografik anlamda oldukça başarılı bir hikaye anlatmasının yanı sıra bir ülkeyi yönetmenin zorluğunu ve işin arkasında ne kadar çok entrika ve pis iş ile boğuşulduğuna da ilk elden tanıklık etmemizi sağlıyor The Crown.
Titanik’in batması Crawley ailesini de vurdu: Downton Abbey
Downton Malikanesindeki Crawley ailesi ve malikenin çalışanlarını konu alan Downton Abbey 1912’lerde hikayeye başlayıp 1920’lere kadar uzanıyor. Crawley ailesi güllük gülistan bir şekilde hayatlarını yaşarken Titanik bir buzdağına çarpar ve Grantham Kontu için herşey bir anda değişir. Crawley ailesi iki ferdini çarpışma esnasında kaybetmiştir ve işler bir anda sarpa sarmaya başlamıştır.
Şifreli bir hayata ilk elden bakış: Gentleman Jack
Anne Lister’ın gerçek hayatından uyarlanan Gentleman Jack tahmin edeceğiniz üzere biyografik bir dizi. Şu zamana kadar tüm hayatını şifreli bir şekilde günlük olarak tutan Lister kaderini değiştirecek kritik rolü, aile yadigarı bir evin oynayacağını asla tahmin edemezdi. Bu evdeki ailesi ve çalışanlarla olan ilişkisine tanıklık etmemizi sağlayan Gentleman Jack biraz dramayıda yanında meze olarak önümüze sunuyor ve sonucunda seyir zevki yüksek bir dizi karşımıza çıkıyor.
Genç yaşta büyük sorumluluk: Victoria
Bir sabah uyandığınızda kendiniz Büyük Britanya’nın yeni yöneticisi olarak bulsaydınız bu olaya nasıl bir tepki verirdiniz? Bu konu üzerinde biraz düşünmeniz gerekiyor olabilir. Victoria’da tam olarak böyle bir sorunun cevabını bize vermeye çalışıyor. Yaşının henüz 18 olması bir kenara çevresinde dönen birçok politik ve entrikadan sıyrılmaya çalışan Victoria aynı zamanda aşk ve ihtiraslada boğuşmaya çalışıyor. 18 yaşında olan altından kalkması oldukça zor bir sorumluluk. Fakat Victoria’yı izlemesi keyifli kılan detayda tam olarak bu.
Kendiniz ve ülkeniz arasında kalmak: The Great
II. Katerina’nın yükselişine ilk elden tanıklık etmemizi sağlayan The Great, II. Katerina’nın kraliçe olmadan önceki halinde 17. yüzyılda, kırsal kesimlerde yaşayan genç bir kadın olduğu zamanlardan hikayeye başlıyor. Bu zamanlarda Rus İmparatoru ile evlenmesi sonucu hayatı değişir ve kraliçemiz kendi mutluluğu ve Rusya’nın geleceği arasında kalır. Bu tarz tarihi olayları güzel bir şekilde komedi ile harmanlayan The Great oldukça başarılı bir biyografik dizi.
Ayakları üzerinde durmaya çalışan genç bir kız: The Gilded Age
Kendi hayat yolunu çizmeye çalışan genç bir kızın hikayesini anlatan The Gilded Age, yetim olarak büyümesi yetmiyormuş gibi, bir klasik olan ve birçok dizide karşımıza çıkan katı kurallı teyzenin yanında yaşamaya çalışan genç ve masum Marian Brook’u karşımıza çıkarıyor. Marian hem zenginlerin hemde yoksulların dünyalarına dahil olur ve ikisi arasındaki eşitsizliğe ilk elden tanıklık eder. Şimdi Marian bir yandan teyzesinin katı kuralları ile uğraşırken bir yandan da tanıklık ettiği ve dahil olduğu iki dünya arasında kendisine bir yol çizmek zorundadır.
Bir yolculuk hikayesi: Sanditon
Sanditon, evinden ayrılıp yeni bir başlangıç yapmaya çalışan Charlotte Heywood’u konu alıyor. Charlotte yeni başlangıcını lüks bir tatil beldesi olma hayaliyle yaşayan masum bir balıkçı köyünde yapar. Oldukça açık ruhlu bir kadın olan Charlotte yaptığı bu yeni başlangıcında birçok yeni insanla tanışır ve ilişkiler geliştirir. Biz izleyiciler de, Charlotte’un yeni hayatına adapte olmasına ilk elden tanıklık ederiz.
Tehlikeli bir mücadele: Harlots
18. yüzyılda seks ticaretinin zirve yaptığı bir dönemi konu alan Harlots, Margaret Wells isimli genelev işleten karakterimizi karşımıza çıkarıyor. İşyeri saldırıya uğramaya başladığında Margaret’ta ailesi pahasına karşılık verir. Fakat işin içine toplum ve aile içerisindeki konumların sarsılması girince entrikalar ile karışık bir mücadele Margaret’ı beklemektedir.
Şiirsel bir dizi: Dickinson
Emily Dickinson ve Dickinson ailesinin yaşantısını ele alan Dickinson, dünyaca ünlü şair Emily Dickinson’ın da hayatına ilk elden tanıklık etmemizi sağlıyor. 19. yüzyılda geçen dizi Emily Dickinson’ın asi yaşantı biçimine ve ünlü şairin kendi bakış açısı ile toplum ve cinsiyet kısıtlamarını araştırmasını anlatıyor.
Azmin savaşı: Vanity Fair
19. yüzyılın başlarında Londra’da geçen Vanity Fair, zeki, çekici ve güzel olmasına rağmen oldukça yoksul bir yaşayan Becky Sharp’ın hayatına odaklanıyor. Yoksul yaşamaktan sıkılan ve yükselmek için herşeyi yapmaya karar veren Becky kendisini aklınıza gelebilecek her türlü kötülüğün barındığı bir dünyanın içine atar.