Yargıtay’ın CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkındaki hapis cezalarını onaması kararı tartışılmaya devam ederken eski Türkiye Büyük …
Yargıtay’ın CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkındaki hapis cezalarını onaması kararı tartışılmaya devam ederken eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç, İstanbul’daki belediye seçimlerinin tekrar edilmesiyle Ekrem İmamoğlu‘nun yükseldiğine vurgu yaparak, aynı durumun Kaftancıoğlu için de olacağını söyledi. Arınç; “Bu ceza Canan Kaftancıoğlu’nu da 5 misline çıkarır. Ekrem İmamoğlu’nun başına gelenlerin onu 5 misli yükselttiği gibi…” ifadelerini kullandı.
Bülent Arınç, haber sitesi muhalif.com.tr yazarlarından Nursun Erel’e, daha önceki açıklamalarından seçtiği bölümleri göndererek, Canan Kaftancıoğlu hakkında Yargıtay’da onanan ceza hakkındaki görüşlerini dile getirdi.
“Paylaşımlar ifade özgürlüğüne giriyorsa tahammül etmek zorundayım”
Arınç’ın röportajında dile getirdikleri şöyle:
“Canan Kaftancıoğlu sevmediğimiz birisi olabilir, hatta ben biliyorum ki kendi partisi içinde de tartışılan bir hanımefendidir ve İstanbul seçimlerinde CHP başarısız olsaydı, ilk gideceklerden biri de oydu.
Ama seçimi kazandı, kahraman haline getirdiler, şimdi yerini biraz daha sağlamlaştırmış görünüyor. Attığı tweetlerin mesajların hiçbirisini paylaşmıyorum. Ama ifade özgürlüğüne giriyorsa ben buna tahammül etmek zorundayım.
“Neden yıllar geçtikten sonra bu yapılıyor?”
Savcılarımızın bir soruşturma yaparken takip edecekleri bir yol var, biz buna soruşturma evresi diyoruz, kişi de o zaman sürecinde şüphelidir. Ne zaman iddianamesini hazırlanır, kişi o zaman kovuşturma yapılır ve sanık haline gelir.
Şimdi Kaftancıoğlu hakkında diyelim ki yıllar evvel böyle bir soruşturma başlatıldı. (Bu tweetler ile) geçmiş tarihlerde toplumda bir kaos meydana getirmek, infial meydana getirmek, devletin kurumlarına hakaret etmek olduysa neden yıllar geçtikten sonra bu yapılıyor? Ayrıca dava zaman aşımı var mı ceza zaman aşımı var mı? Toplumda infial gelmiş mi? Yani biz açık ve yakın tehlikeye bakarız.
“Geçmişe yönelik konuşmalara savcılarımız hamaratlık gösterecekse, bu işlerin altından binlerce insanı kurtaramazsınız”
Bu kadın, gerçi biz hanımefendi demeyi tercih ediyoruz da…Bu kadın yani küçültmek amacıyla değil sayın Canan Kaftancıoğlu, onlar kadınlığı bireysel kimlik olarak gördükleri için benim de çok ağzım alışmadı ama bayanı da arzu etmezler… Bu kadın siyasetçi Canan Kaftancıoğlu hanımefendi kesinlikle başka bir maksatla söylemiyorum, bunları konuştuğu tarihte nasıl bir tehlike meydana gelmiş? Nasıl bir suç meydana gelmiş? Herhangi bir suç duyurusu olmuş mu? Yazılan çizilenlerle beraber toplumda bir kutuplaşma olmuş mu?
Olduysa niye o zaman değil. Geçmişe yönelik konuşmalar sebebiyle bugün savcılarımız hamaratlık gösterecek durumdaysalar bu işlerin altından binlerce insanı kurtaramazsınız bu yapılmaz. O zaman çok normal görünen hakkında hiçbir epey yapılmayan bir mesele daha sonra belki siyasetin geldiği süreç itibarıyla, husumet sebebiyle, toplumsal bütünlüğün bozulduğu zamanlarda, herkes birbirini ihtar etmeme başlarsa geriye dönük bir takım mesajlara bakılacak olursa ben kendimden eminim ne yapacaklarına yapsınlar da ama bu cenderenin içinden kimseyi kurtarmak mümkün olmaz.
“Zorlama dava, Türkiye’nin yurtdışındaki itibarına da çok eksi yazar”
Savcılar hemen iddianame yoluna gitmemeli, kanunlar gösteriyor (sanığın) lehinde olana da bakacak, aleyhinde olana da bakacak, bu sözler bir infial meydana getirmiş mi? Bilirkişiye müracaat edecek, bunun toplumda nasıl bir karşılık bulduğuna bakacak. Öyle sözler vardır ki ertesi gün unutulur. Öyle sözler vardır ki okursun ulan gene saçmalamış dersin…
Nedir burada sizi zorlayan şey mahkeme başkanına da bunu sormak gerekir. Bence yıllar sonra bu davanın açılması bir zorlamadır. Bununla verilecek kararlar da yanlış kararlar olabilir. Adaletin bugün Türkiye de geldiği noktada sıkıntı var, Türkiye’nin yurtdışındaki itibarına da çok eksi yazar.
“Bu ceza Canan Kaftancıoğlu’nu 5 misline çıkarır”
Recep Tayyip Erdoğan benim 1978 den beri dostum, aynı çileyi beraber çekmiş, aynı yağmurda ıslanmışlardan birisiyim. Cezaevine girdi çıktı partiyi kurduk, Ankara Cumhuriyet Savcısı Nuh Mete Yüksel kendisini çağırdı. Davet de yapmadılar, çağırdılar. Rize’deki bir konuşmanın kaseti bulunmuş sorgulama yapacaklar. Hukukçuları topladı ben Hayati Bey, Dengir Bey var, arkadaşlar savcı böyle bir şey bulmuş, bu kasetin tarihi ne? 10 sene evvel…1999 da Rahşan affı çıktı hepsi geçersiniz hale geldi.
Bunlarda konuşulanların hiçbirisi suç değil. Bizi 10 kişi toplandık, Tayyip Beyle beraber adliyeye gittik, savcılığa girdi, ama ben çok üzüntülüyüm, Dengir geldi, “niye üzülüyorsun?” diye sordu, “bunların yine ne yapacağı belli olmaz” dedim. Benin dediğim oldu, Tayyip Bey tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk ediliyor. Biz bunları yaşamışız, adaletin hukukun en büyük mağdurlarından biriyiz. Onsuz (Erdoğan) seçime girdik ve yüzde 34.5 oyla 363 milletvekili çıkardık. Yani millet isterse getiriyor. Bu ceza Canan Kaftancıoğlu’nu da 5 misline çıkarır. Ekrem İmamoğlu’nun başına gelenlerin onu 5 misli yükselttiği gibi…”