Yürür, bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen Uluslararası İstanbul Oyuncak Fuarı’nın büyük bir gelişme kat ettiğini belirterek, “Dünyanın içinde …
Yürür, bu yıl dördüncüsü gerçekleştirilen Uluslararası İstanbul Oyuncak Fuarı’nın büyük bir gelişme kat ettiğini belirterek, “Dünyanın içinde bulunduğu koşullar nedeniyle Uzakdoğu’dan ithalatın zorlaşması, nakliye maliyetlerinin çok artması nedeniyle Avrupa ve yakın coğrafya için ülkemiz önemli bir kaynak niteliği kazanmaya başladı.
Bu fırsatı gören ve değerlendirme yolunda önemli adımlar atan Türk firmalarına ürünlerini sergilemek ve ihracat fırsatları yaratabilmek için bu fuar çok önemli bir imkan yarattı.” dedi.
17 ülkeden 152 firma temsilcisi ile 236 firmanın fuarda yerini aldığını bildiren Yürür, “Bu yıl 10 firma direkt yurt dışı katılımcısıydı. Bu durum fuarımıza olan ilgi düzeyinin ne kadar yukarıda olduğunu göstermektedir. Bu katılımcı sayısı geçen yılın 2 katına yakındı. Sonuçta özellikle üretici firmalarımız önemli bir satış fırsatı bulabildi. Böylece ihracatta önemli bir atılım gerçekleşecek.” yorumunu yaptı.
Sektörde küçük de olsa değişimlerin yaşandığını kaydeden Yürür, “Oyuncak tüm dünyada uzmanlaşmış belirli üretim üsleri ağırlıklı olarak dönen bir sektör. Ancak son dönemde Uzakdoğu ile ilgili yaşanan krizler az da olsa bir dönüşüm yarattı. 2020 öncesinde ithal oyuncak payının yüzde 85-87 bandında olduğu düşünülürken, 2021 yılında bu oranın yüzde 75-80 bandına indiği tahmin ediliyor. Üretime yönelim kesinlikle yaşanıyor. Ancak bu oranın artması belirli bir süreç içinde olacaktır. Kısa vadede dramatik bir değişiklik olması beklenmemelidir.” ifadelerini kullandı.
Oyuncak sektörünün genel durumuna değinen Yürür, şunları söyledi:
“Sektörümüz, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sorunların hepsinden diğer sektörler gibi etkilenmektedir. Fiyat artışları talebin daralması sonucunu getirdiği için önemli bir problem oluşturmaktadır. Bu durum yılın 2. yarısında daha önemli bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır. Sektörümüz TL bazında büyümekte ancak yüksek enflasyon düşünüldüğünde gerçek büyüme görülemiyor.
Adet bazında büyüme değil daralma olduğunu görmekteyiz. Uzakdoğu nakliye fiyatlarının artışı Türkiye pazarını batıya yakın olması nedeniyle cazip hale getirmektedir ancak ham madde bulunurluk krizi ve artan fiyatlar ile kapasite sınırları nedeniyle beklenildiği kadar olumlu etki görmek maalesef zor.
Türkiye bugünkü dünyada üretim açısından gelişme göstermekle beraber küresel merkez olmanın henüz oldukça uzağında. Ülkemizde üretilebilen ürün çeşidi halen sınırlı. Küresel merkez olabilmek için dünya standartlarında üretim kapasitesinin, ürün çeşitliliğinin çok daha gelişmesi ve oyuncak yan sanayinin kurulmuş olması gerekiyor. Ancak geçen 2 senede bu konuda gelişme gösterdik.”