Dünya’nın %70’ini kapsayan okyanusların hâlâ %80’inin keşfedilmediğini biliyor muydunuz? Bir de uzaya gitmeyi falan planlıyoruz. Önce kendi …
Dünya’nın %70’ini kapsayan okyanusların hâlâ %80’inin keşfedilmediğini biliyor muydunuz? Bir de uzaya gitmeyi falan planlıyoruz. Önce kendi dünyamızı keşfetmemiz lazım. Belki de hâlâ okyanuslarda keşfetmediğimiz canlı türleri var. Hatta o okyanuslarda bugüne kadar hâlâ ne olduğu bilinmeyen gizemli gemilerin batıkları da var.
Bugün bunu merak ettik ve sizlere en popüler gizemli gemilerin kaybolma hikâyelerini bir araya getirdik. Bir zamanlar okyanuslarda dolaşan bu ünlü gemilerin enteresan kaybolma hikâyelerini gelin beraber inceleyelim.
Endurance – Ernest Shackleton
Kasım 1915 yılında kaşif Ernest Shackleton’un gemisi Endurance, yolculuğu boyunca buzul parçalarına çarpıp yavaş yavaş parçalanarak Batı Antarktika açıklarında battı. Endurance gemisi, 100 yıldan fazla bir süredir sular altındaydı ve tam olarak nerede olduğu bilinmiyordu. Ancak 9 Mart tarihinde bir uluslararası araştırma ekibi, gemiyi bulduklarını açıkladı.
Endurance22 isimli kaşif ekibi, 2022’nin Şubat ayında Güney Afrika’dan ‘yelken açtılar’. Ekibin elinde yüksek teknolojili otonom su altı araştırma ekipmanları bulunuyordu ve bununla Endurance’in kalıntılarını aramaya başladılar. Ekip, geminin kalıntılarını Endurance’in kaptanı Frank Worsley’in en son kaydettiği konumdan 6 kilometre uzaklıkta keşfetti.
Bulunan kalıntılar her ne kadar gemi buzullardan parçalanmış halde olsa da hâlâ iyi haldeydi. Endurance gemisi, gelecekte yapılacak derin araştırmalar adına suyun altındaki ‘mezarında’ kalmaya devam edecek. Gemi şu anda Antarktik Antlaşması altında tarihi eser olarak korunuyor, yani kimse gemiye dokunamaz.
HMS Endeavour – James Cook
Kaptan James Cook, bu gemiyle birlikte 1770 yılında Britanya’dan Avustralya’ya yelken açtı. Gemi daha sonra Britanya birliklerini taşımak için ABD’nin Bağımsızlık Savaşı’nda kullanıldı ve verilere göre 1778 yılında battı.
Geçtiğimiz Şubat ayında Avustralya Ulusal Denizcilik Müzesi, Rhode Adası’nın açıklarında HMS Endedavour’a ait bir kalıntı bulunduğunu açıkladı. Bununla birlikte Rhode Adası Denizcilik ve Arkeoloji Projesi, hâlâ yanıtlanamayan çok fazla soru olmasından dolayı bu keşfin HMS Endeavour’a ait olup olmadığını tam olarak bilemeyeceğimizi belirtiyor.
Santa Maria – Christopher Columbus
Chirstopher Columbus’un en büyük gemisi Santa Maria, İspanya’dan ayrıldıktan birkaç ay sonra 1492 yılında Haiti açıklarında kaza yaptı ve battı. 2014 yılında bir denizaltı araştırmacısı, geminin kalıntılarını bulduğunu iddia etti ancak UNESCO, bulunan kalıntıların Santa Maria’nın batışından birkaç yüzyıl sonra inşa edildiğini kesin olarak belirtti.
Columbus’un en büyük keşif gemisinin kalıntıları günümüze kadar hâlâ bulunamamış durumda. Gemiye dair Haiti açıklarında bugüne kadar birkaç kalıntı araması yapıldı ancak hiç Endeavour’un ki kadar büyük bir araştırma yapılmadı.
USS Cyclops – ABD Ordusu
ABD deniz ordusunun lojistik gemilerinden biri olan USS Cyclops, 1918 yılında, 1. Dünya Savaşında Brezilya’dan Baltimore’a gitmek için yola çıkmıştı ancak gemi gizemli bir şekilde ortadan kayboldu. Tabii gemiyle birlikte onun tüm mürettebatı da.
USS Cyclops’a ve mürettebatına ne olduğunu günümüzde hâlâ kimse bilmiyor. Ancak lojistik gemisinin 1. Dünya Savaşı sırasında kaybolması göz önünde bulundurulduğunda bazı tarihçiler, geminin bir Alman denizaltısı tarafından batırıldığını düşünüyor.
U-Boat’lar – Alman denizaltıları
USS Cyclops’u batıran meşhur Alman denizaltılarından biri olan U-Boat’lar, 1. Dünya Savaşı ve 2. Dünya Savaşında düşman gemilerine saldırmak için kullanılıyordu. Bu denizaltılarının yüksek bir çoğunluğu iki savaş sırasında ya battı ya da gizemli bir şekilde kayboldu.
Şu ana kadar U-Boat’ların birkaçının kalıntıları deniz keşifleri sırasında bulundu ve kurtarıldı ancak henüz hâlâ bulunamayan onlarcası, hatta belki de yüzlercesi var. Bunlar hâlâ okyanusların derinliklerinde, mürettebatlarıyla birlikte yatıyor.
Le Griffon – Fransız kaşifler
ABD’nin Michigan, Huron, Eria ve Ontario bölgelerini kapsayan Büyük Göller’in huzursuz suları, tarihin en gizemli gemi kayboluşlarından birine ev sahipliği yaptı. 1679’da Fransız kaşifler, Le Griffon isimli devasa gemiyle birlikte kuzeybatı geçidini keşfetmek için yelken açtılar.
Bu, geminin ilk seferiydi ve devasa gemi, henüz daha ilk seferinden dönerken Wisconsin’de bulunan ‘Yeşil Koy’ açıklarında kayboldu. 2021 yılında bir grup deniz altı kaşifi gemiyi bulduklarını iddia etmişlerdi ancak onlardan başka bir kaynaktan bu kalıntıların Le Griffon’a ait olduğu hâlâ onaylanmadı.
SS Baychimo – İngiliz Kargo gemisi
SS Baychimo isimli bu kargo gemisi, 1931 yılında Alaska’Nın kuzeybatı kıyılarında buza saplandı ve mürettebatın gemiyi terk etmesine yol açtı. Baychimo’yu terk eden mürettebat bir daha geri dönmedi ve tabii ki doğal olarak gemi ortadan kayboldu. Bu da insanları geminin battığına inanmaya itti.
Ancak geminin hala yükleri taşıdığını ve sapasağlam durduğu bilgisi, 1969 yılına kadar birçok kişi tarafından yetkililere bildirildi. Bugünlerde bu hayalet geminin hâlâ denizde olup olmadığı bir tartışma konusu.
SS Ourang Medan – Hollanda Savaş Gemisi
Kayıp gemilerden en ilginci kesinlikle bugüne kadar filmlere ve oyunlara da konu olmuş olan SS Ourang Medan gemisi. Bu gemi, 2. Dünya Savaşında Hollanda’ya ait bir savaş gemisiydi. Kaynaklara göre değişse de ortalama 1940’lı yıllarda sularda gezen Ourang Medan, Malacca Boğazı’ndan geçerken gizemli bir trajedi yaşadı.
Ourang’ın yakınındaki gemiler, korkunç bir yardım çağrısı aldıklarını bildirdi. O çağrı şöyleydi: “Kaptan dahil tüm mürettebat öldü, harita odası ve köprü cesetlerle dolu.” Daha sonra Mors alfabesiyle gemiden son çağrı alındı. Geminin telsiz operatörü, son sözü söyledi: “Ölüyorum.”
Yardım çağrısının ardından gemiye çıkan kurtarma ekipleri, harabe gemiyi gerçekten de yardım çağrılarında bahsedildiği gibi bulduklarını belirttiler. Mürettebatın tamamı ölmüştü ve tüm güverte cesetlerle doluydu. Hatta sadece bu da değil, cesetlerin ağızları sonuna kadar açık, yüzleri güneşe dönük ve gözleri korku içindeydi. Geminin köpeği bile suratında korkunç bir ifadeyle ölmüştü.
Bu yaşananlar Ourang Medan’ın gizemli hikâyesinin sadece başlangıcı bu arada. Aktarılan raporlara göre kurtarma ekipleri gemiye bindikten hemen sonra geminin kazan dairesinde bir yangın meydana geldi ve kurtarma ekipleri gemiyi tahliye etmek zorunda kaldı. Ekiplerin tahliyesinden çok kısa bir süre sonra gemi çok kuvvetli bir şekilde patladı ve iz bırakmadan okyanusun derinliklerine gömüldü.
Ourang Medan neden patladı?
(Ourang Medan’u konu alan oyun)
Doğal olarak bütün bu olaylar silsilesi insanları doğaüstü olayların yaşandığını düşünmeye itti. Ourang Medan mürettebatının katledilmesine ve geminin patlamasına ne neden oldu? Konuya dair üretilen tüm teoriler çıkmaz sokağa çıkıyor. Mesela SS Ourang Medan’ın Lloyd’s Shipping’de resmi bir kaydı bulunmuyor ve gemideki tuhaf olaya dair de resmi bir kayıt yok, sadece kurtarma ekipleriyle yapılan röportajlar bulunuyor.
Olayın kesin yaşandığı tarihin belirlenmesinin bu kadar zor olmasının nedeni, o dönemki gazetelerin hepsinin bu hikâyeyi kafalarından bir tarih sallayarak anlatmış olması. Ancak o dönem yaşamış insanlar kesin olarak bu garip hikâyenin doğru olduğuna yemin ediyorlar.
Geminin Lloyd’s Shipping’de kaydının bulunmamasının sebebinin aslında Sumatra’da kayıtlı olmasından kaynaklı olduğu söyleniyor. Geminin ismi ‘Ourang Medan’, ‘Medan’ın Adamları’ diye çevriliyor. Medan bir Sumatra adası.
Bunun da ötesinde 50 yıl kadar bir süredir bu vakayı inceleyen Alman araştırmacı Profesör Theodor Siersdorfer, 1953’te yayınlanmış Das Totenschiffin der Südsee isimli bir broşür keşfetti. Bu broşürde geminin kargo kısmında potasyum siyanür ve nitrogliserin taşıdığı söyleniyor. Eğer gerçekten durum böyleyse geminin patlamasının sebebinin bu olduğu düşünülüyor. 2. Dünya Savaşı’nın sonundaki gergin uluslararası iklimde bu süper hassas malzemeler, dikkatsizce kullanılmaları halinde büyük bir kazaya yol açabiliyor.
Peki Ourang Medan’ın mürettebatını ne öldürdü?
Ourang Medan’ın talihsiz mürettebatına gelecek olursak, çeşitli teoriler mevcut. Doğaüstü olarak ortada kötü ruhlar gibi birçok teori var ancak daha gerçekçi olacak olursak mesela bir korsan gemisi saldırısı kesinlikle söz konusu değildi zira cesetlerin büyük ölçüde yaralanmamış olduğu belirtiliyor.
Konuyu araştıran birçok araştırmacıya göre gemideki ölümlerin sebebi, gemide taşınan tehlikeli gazlar salındı ve mürettebat bu sebeple korkunç bir şekilde can verdi. Yüzlerindeki korkunç ifadenin sebebi buydu. Ourang Medan’ın gizemi hâlâ çözülememiş, hoş olayın gerçek olup olmadığı da net değil. Siz ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı lütfen unutmayın.