Haber7 – İbrahim Can İki yıl sonra bu sene Ramazan ayı pandeminin gölgesinde kalmayacak. Teravih namazları camilerde cemaatle kılınacak …
Haber7 – İbrahim Can
İki yıl sonra bu sene Ramazan ayı pandeminin gölgesinde kalmayacak. Teravih namazları camilerde cemaatle kılınacak, İstanbul’un tarihi mekanları dolup taşacak.
“On bir ayın sultanı” öncesinde restoran ve oteller de hazırlıklarını tamamladı. Bu yıl en uygun iftar menüsü 150 TL’den başlıyor. Tek kişi fiyatı bazı lokanta ve otellerde 1250 TL’ye kadar çıkıyor.
İftar menülerinin çok pahalı olması vatandaşın da tepkisini çekiyor. Ramazan’ın ruhuna aykırı olması ve yiyeceklerin de çöpe gitmesi ayrıca düşündürüyor.
Yüksek iftar ücreti ve israf konusunu İlahiyatçı Dr. Şerafeddin Kalay’a sorduk. Kalay’ın değerlendirmeleri şöyle:
Ramazan ayı bereket, rahmet ve mağfiret ayıdır. Aynı zamanda bir insanın gıdaya muhtaç olduğunun, Rabbinin bahşettiği nimetlere muhtaç olduğunun; o olmazsa yaşayamayacağının idrak ayıdır. İnsan neticede suya, ekmeğe muhtaç, hastalandığında kıvranan, Rabbinden şifa isteyen, Rabbine muhtaçtır. Dolayısıyla ekmek bulamayan, içecek bulamayan insanların halinden anlama ayıdır.
Yusuf Aleyhisselam sıkça oruç tutarmış. Ona demişler ki: Devletin hazinelerinin hepsi senin elinde. Neden kendini bu şekilde aç bırakıyorsun? O da, “Fakirlerin, açların halini unutmamak için” demiş.
Dolayısıyla Ramazan, fakirlerin, muhtaçların halini anlama ayıdır. Kendisinin kul, aciz olduğunun anlama ayıdır.
“DOLU DOLU MENÜLER, TIKA BASA YEMELER BU RUHA UYGUN DEĞİL”
Günümüzde şahit olduğumuz dolu dolu menüler, tıka basa yemeler, baştan sona donatılmış sofralar hiç de bu ruha uygun değildir.
Resûlullah Efendimiz’in çok defa bir hurmayla, iki hurmayla iftar açtığını unutmayalım. Sahabelerin yokluk içinde yaşadığını unutmayalım. Ama o insanlar bu davayı yüklendi, ufuklar ötesine taşıdı, dev imparatorlukları önünde çökertti.
İslam’ın ruhuna, Ramazan’ın ruhuna, kulluğun şuuruna erelim. Her şeyi elde edeceğimiz kanaatini taşıyan zihniyeti taşıyan bir atmosfere kendimizi zorlamayalım. Bu, Ramazan’ın bize vermek istediği ibret levhasıyla hiç de yan yana gelecek bir hal ve tavır değildir.
Ayrıca iftar sofraları görüyoruz. Tamamen zenginler vardı. Ama Allah Resulü “Fakirin elinin uzanmadığı bir sofrada hayır yoktur” diye buyurur. Rabbimiz bizleri nice Ramazanlara İslam şuuruyla birlikte ulaştırsın.
SAHABENİN GÖRÜNCE AĞLADIĞI SOFRA…
Abdurrahman İbn Avf bize ulaşan bilgilere ulaşan bilgilere göre sahabelerin en zenginidir. Sıkça oruç tutan bir sahabeydi. Bir gün önce hurmayla iftar etmiş, sonra giderek namazını kılmış, daha sonra akşam yemeğini yemek üzere evine geri dönmüştü. Kendisi için hazırlanan sofranın bulunduğu odaya girdi. Sofra oldukça zengindi. Hani günümüzde derler ya ne ararsan vardı diye. O sofrayı görünce sevinçle oturma yerine bir anda gözleri döndü. Çünkü aklına Mus’ab radiyallahu anh gelmişti. “Mus’ab benden hayırlıydı, Hamza da öyleydi. Ama onlar hep hizmet ettiler, İslam’dan hiçbir şey almadan gittiler. Acaba benim yaptığım hizmetlerin karşılığı bana dünyada mı veriliyor” diyerek ağlamaya başladı. Kaynaklarda, o sofraya bir daha oturamadığı yazılıdır.
