enflasyonemeklilikötvdövizakpartichpmhp
DOLAR
34,5424
EURO
36,0063
ALTIN
3.006,41
BIST
9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
10°C
İstanbul
10°C
Çok Bulutlu
Pazartesi Parçalı Bulutlu
11°C
Salı Parçalı Bulutlu
11°C
Çarşamba Az Bulutlu
13°C
Perşembe Az Bulutlu
15°C

CHP’den Parlemento bilgilendirilsin talebi

CHP, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı askeri operasyonun ardından Türkiye’nin aldığı önlemler ve Türk vatandaşlarının tahliye sürecine …

CHP’den Parlemento bilgilendirilsin talebi
01.03.2022
178
A+
A-

CHP, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı askeri operasyonun ardından Türkiye’nin aldığı önlemler ve Türk vatandaşlarının tahliye sürecine ilişkin olarak Parlamento’nun bilgilendirilmesi amacıyla genel görüşme açılması için TBMM Başkanlığı’na başvurdu.

CHP grup başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç, TBMM’de Ukrayna’da yaşanan mevcut duruma ilişkin bir genel görüşme açılmasını talep etti. TBMM Başkanlığı’na sunulan genel görüşme önergesinin gerekçesinde, “Karadeniz’in kuzeyinde Rusya Federasyonu ile Ukrayna arasında kökleri 2014’e dayanan siyasi ve askeri kriz, 24 Şubat günü Rusya Federasyonu’nun uluslararası hukuku ve Minsk Protokolü’nü ihlal ederek başlattığı geniş çaplı askeri operasyonla sıcak çatışmaya dönüşmüştür.

Ülkemizin hem Rusya Federasyonu hem Ukrayna ile yakın ekonomik, ticari ve siyasi ilişkileri ile Ukrayna’da öğrenci ve iş insanı başta olmak üzere 20 bini aşkın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının varlığı dikkate alındığında, iki ülke arasındaki sıcak çatışmadan en büyük zararı görecek ülkenin Türkiye olduğu kuşkusuzdur” denildi.

“UKRAYNA’DAKİ VATANDAŞLARDAN ŞİKAYETLER ALINMAKTADIR”

Gerekçede, şunlar kaydedildi:

“Buna karşın Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı yetkililerinin bu kritik süreci ve beraberinde getireceği sınamaları en başından beri yeterince kavrayamadığı görülmektedir. Çok sayıda ülke başta Büyükelçilik ve Konsolosluk personeli olmak üzere, vatandaşlarına yönelik tahliye ve Ukrayna’yı güvenli terk etme planlarını uygulamaya koyarken, Türkiye tarafından vatandaşlarına yönelik yeterli uyarıların yapılamadığı yönünde şikayetler alınmaktadır.

Özellikle Kiev ve Harkiv’deki vatandaşların iki ateş arasında kalmasına karşın etkili ve güvenli bir tahliye planı oluşturulamadığı görülmektedir. Her gün Ukrayna’nın farklı kentlerinden televizyon programlarına katılan Türkiye vatandaşları, bu süreçte yeterli ve şeffaf bilgilendirmenin Büyükelçilik ve Konsolosluk yetkilileri tarafından yapılamadığını belirtmekte, endişelerini paylaşmaktadır.

Ayrıca, Rusya Federasyonu ve Ukrayna arasındaki krizin 24 Şubat günü bir çatışmaya dönüşmesinden hemen önce THY’nin uçak biletlerine yönelik uyguladığı fahiş zamlardan da şikayetçi olunmuştur.

“SAVAŞ OLARAK TANIMLANAN DURUMA İLİŞKİN PARLAMENTO BİLGİLENDİRİLMELİ”

Krizin hemen başında Ukrayna Devlet Başkanı’nın Türkiye’ye yaptığı ‘Montrö’nün uygulanması’ çağrısı, iki ülke arasındaki krizde Türkiye’nin rolünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Çatışmadan önce iki ülke arasında arabuluculuk yapma talepleri dikkate alınmayan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 25 Şubat günü yaptığı açıklamada, ‘AB ve bunun yanında Batıcı bütün zihniyetler ciddi, kararlı bir duruş sergilemiyor. Hepsi Ukrayna’ya bol bol nasihat çekiyorlar. Tabii bu nasihatle bir yere varmak mümkün değil’ ifadesini kullanmıştır.

Erdoğan’ın nasihatler dışında harekete geçilmesi çağrılarına karşın Türkiye, Avrupa Konseyi’nin Rusya’nın üyeliğini askıya alma oylamasında çekimser kalmıştır. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 25 Şubat günü NTV yayınında yaptığı açıklamada, ‘Hukuken savaş tanımının yapılması gerekiyor. BM ve NATO belgelerinde savaş tabiri kullanılmış değil’ ifadesini kullanmış, 27 Şubat günü CNN Türk yayınında yaptığı açıklamada ise, ‘Artık bu bir savaşa dönüştü. Bu bir askeri harekat değil, geçici bir-iki havadan saldırı değil, resmen savaş hali var şu anda ülkede’ ifadesini kullanmıştır.

NATO ve BM belgelerinde ‘savaş’ tanımı yapılmamış olmasına karşın iki ülke arasındaki çatışmanın Dışişleri Bakanlığı yetkililerince ‘savaş’ olarak yorumlanması bir siyasi tercih olarak görülmektedir. Dışişleri Bakanı’nın ağzından ‘savaş’ olarak tanımlanan Karadeniz’in kuzeyindeki duruma ilişkin Parlamento’nun bilgilendirilmemesi kabul edilemez.

“TBMM’DE ORTAK AKILLA YOL HARİTASI OLUŞTURULMALI”

Demokrasilerde Parlamento’nun denetleme ve bilgi edinme yetkisi vazgeçilmezdir. Bugüne kadar iktidarın dış politikada attığı ve ülkemize ağır faturalar çıkaran adımlar ile bu krizde nükleer silah kullanma riski de dikkate alındığında TBMM’de ortak akılla bir yol haritası oluşturulması yerinde olacaktır.

Yaşanan uluslararası hukuka aykırı duruma ilişkin Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın attığı adımlar, yürüttüğü diplomatik girişimler, sürecin ülkemize siyasi ve ekonomik etkileri ve Ukrayna’daki vatandaşlarımızın güvenli tahliyesi hakkında yapılanlara ilişkin Parlamentonun bilgilendirilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci maddesi ve TBMM İçtüzüğünün 101, 102 ve 103’üncü maddeleri gereğince Meclis Genel Görüşmesi açılmasını arz ederiz.”

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLEN DİLEKÇE İSE ŞÖYLE

“Karadeniz’in kuzeyinde Rusya Federasyonu ile Ukrayna arasında kökleri 2014’e dayanan siyasi ve askeri kriz, 24 Şubat günü Rusya Federasyonu’nun uluslararası hukuku ve Minsk Protokolü’nü ihlal ederek başlattığı geniş çaplı askeri operasyonla sıcak çatışmaya dönüşmüştür.

Ülkemizin hem Rusya Federasyonu hem Ukrayna ile yakın ekonomik, ticari ve siyasi ilişkileri ile Ukrayna’da öğrenci ve iş insanı başta olmak üzere 20 bini aşkın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının varlığı dikkate alındığında, iki ülke arasındaki sıcak çatışmadan en büyük zararı görecek ülkenin Türkiye olduğu kuşkusuzdur. Buna karşın Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı yetkililerinin bu kritik süreci ve beraberinde getireceği sınamaları en başından beri yeterince kavrayamadığı görülmektedir.

Çok sayıda ülke başta Büyükelçilik ve Konsolosluk personeli olmak üzere, vatandaşlarına yönelik tahliye ve Ukrayna’yı güvenli terk etme planlarını uygulamaya koyarken, Türkiye tarafından vatandaşlarına yönelik yeterli uyarıların yapılamadığı yönünde şikayetler alınmaktadır. Özellikle Kiev ve Harkiv’deki vatandaşların iki ateş arasında kalmasına karşın etkili ve güvenli bir tahliye planı oluşturulamadığı görülmektedir.

Her gün Ukrayna’nın farklı kentlerinden televizyon programlarına katılan Türkiye vatandaşları, bu süreçte yeterli ve şeffaf bilgilendirmenin Büyükelçilik ve Konsolosluk yetkilileri tarafından yapılamadığını belirtmekte, endişelerini paylaşmaktadır. Ayrıca, Rusya Federasyonu ve Ukrayna arasındaki krizin 24 Şubat günü bir çatışmaya dönüşmesinden hemen önce THY’nin uçak biletlerine yönelik uyguladığı fahiş zamlardan da şikayetçi olunmuştur.

PARLEMENTONUN DENETLEME VE BİLGİ EDİNME YETKİSİ VAZGEÇİLMEZDİR

Krizin hemen başında Ukrayna Devlet Başkanı’nın Türkiye’ye yaptığı “Montrö’nün uygulanması” çağrısı, iki ülke arasındaki krizde Türkiye’nin rolünün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Çatışmadan önce iki ülke arasında arabuluculuk yapma talepleri dikkate alınmayan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 25 Şubat günü yaptığı açıklamada, “AB ve bunun yanında Batıcı bütün zihniyetler ciddi, kararlı bir duruş sergilemiyor.

Hepsi Ukrayna’ya bol bol nasihat çekiyorlar. Tabii bu nasihatle bir yere varmak mümkün değil” ifadesini kullanmıştır. Erdoğan’ın nasihatler dışında harekete geçilmesi çağrılarına karşın Türkiye, Avrupa Konseyi’nin Rusya’nın üyeliğini askıya alma oylamasında çekimser kalmıştır.

“ARTIK BU BİR SAVAŞA DÖNÜŞTÜ”

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 25 Şubat günü NTV yayınında yaptığı açıklamada, “Hukuken savaş tanımının yapılması gerekiyor. BM ve NATO belgelerinde savaş tabiri kullanılmış değil” ifadesini kullanmış, 27 Şubat günü CNN Türk yayınında yaptığı açıklamada ise, “Artık bu bir savaşa dönüştü. Bu bir askeri harekat değil, geçici bir-iki havadan saldırı değil, resmen savaş hali var şu anda ülkede” ifadesini kullanmıştır.

NATO ve BM belgelerinde “savaş” tanımı yapılmamış olmasına karşın iki ülke arasındaki çatışmanın Dışişleri Bakanlığı yetkililerince “savaş” olarak yorumlanması bir siyasi tercih olarak görülmektedir. Dışişleri Bakanı’nın ağzından “savaş” olarak tanımlanan Karadeniz’in kuzeyindeki duruma ilişkin Parlamento’nun bilgilendirilmemesi kabul edilemez. Demokrasilerde Parlamento’nun denetleme ve bilgi edinme yetkisi vazgeçilmezdir. Bugüne kadar iktidarın dış politikada attığı ve ülkemize ağır faturalar çıkaran adımlar ile bu krizde nükleer silah kullanma riski de dikkate alındığında TBMM’de ortak akılla bir yol haritası oluşturulması yerinde olacaktır.

Yaşanan uluslararası hukuka aykırı duruma ilişkin Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın attığı adımlar, yürüttüğü diplomatik girişimler, sürecin ülkemize siyasi ve ekonomik etkileri ve Ukrayna’daki vatandaşlarımızın güvenli tahliyesi hakkında yapılanlara ilişkin Parlamentonun bilgilendirilmesi amacıyla Anayasa’nın 98’inci maddesi ve TBMM İçtüzüğünün 101, 102 ve 103’üncü maddeleri gereğince Meclis Genel Görüşmesi açılmasını arz ederiz.”

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.