Rusya’nın Ukrayna’nın doğusunda resmen tanıdığı Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinin talebi sonrası başlattığı operasyonda 2 gün geride …
Rusya‘nın Ukrayna‘nın doğusunda resmen tanıdığı Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetlerinin talebi sonrası başlattığı operasyonda 2 gün geride kalmak üzereyken ABD ve Avrupalı ülkeler tarafından yaptırımlar açıklanmaya devam ediyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 24 Şubat sabahı erken saatlerde yaptığı açıklamada “Mevcut koşullar bizi kararlı ve acil önlemler almaya zorluyor. Donbass halkı Rusya’dan yardım talep etti. Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler anlaşmasının 7. kısım 51. maddesi ve Federasyon Konseyi’nin onayı ile Federal Meclis tarafından onaylanan Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti ile varılan karşılıklı yardım ve dostluk anlaşmaları uyarınca özel askeri operasyon düzenlemeye karar verdim” ifadelerini kullandı.
Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Lugansk Halk Cumhuriyeti’nin Rusya’dan askeri yardım talebinde bulunduklarını hatırlatan Putin, “Buna bağlı olarak özel bir askeri operasyon düzenlemeye karar verdim. Operasyonun amacı sekiz yıldır Kiev rejimi tarafından istismara, soykırıma maruz kalan insanları korumaktır. Rusya Federasyonu vatandaşlarına da dahil olmak üzere sivillere karşı çok sayıda kanlı suç işleyenleri adalete teslim etmenin yanı sıra Ukrayna’nın Nazizm’den ve militarizmden arındırılması için çaba göstereceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Ukrayna sorununun asıl mimarları ABD, NATO ve Batılı ülkelerdir’
Peki, Rusya’nın bu operasyonuna kadar gelen süreç nasıl gelişti ve bu operasyonla ne amaçlanıyor? Gazeteci Merdan Yanardağ, Sputnik’e yaptığı değerlendirmede, “Ukrayna hakkında yapılacak değerlendirmeler 2014’te neo-Nazilerin yaptığı darbe unutularak ve neo-Nazi iktidarların ABD ve NATO desteğinde girdiği etnik temizlik harekatı dikkate alınmadan yapıldığı takdirde hiçbir anlam ifade etmiyor” dedi ve “Ukrayna sorununun asıl mimarları ABD, NATO ve Batılı ülkelerdir, onların Ukrayna’daki işbirlikçisi neo-Nazi darbecilerdir. Bunu görmeden Ukrayna hakkında yapılacak hiçbir değerlendirmenin önemi de yok bir değeri de yok. Savaş kötü bir şey savunmak da mümkün değil ancak Ukrayna’da bugün kan dökülüyorsa Putin’in dediği gibi daha büyük bir savaşı önlemek için yapılan bir operasyon olarak değerlendirilebilir” ifadelerini ekledi.
‘Rusya, Ukrayna’ya müdahaleye zorlandı’
Yanardağ, emperyalizmin toplumları etnik ve dinsel kimliklerinden ayrıştırarak büyük ve güçlü ülkeleri ufalayarak Batı’nın kolayca kontrol edebileceği, yönetebileceği ve sömürebileceği ülkeler haline getirmeye çalıştığını da söyleyerek şu noktalara dikkat çekti:
Bunun en somut deneyimi Sovyetler Birliği’nden ayrılan cumhuriyetlerde gerçekleşti. Bu ülkelerin tarihsel kaynakları, temelleri, etnik ve inanç mimarileri dikkate alınmadan bir emperyalist sömürgeci mühendislik yapılmaya çalışıldı. NATO, Soğuk Savaş’tan sonra doğuya doğru genişlemeye devam etti. 16 üyeli NATO, 14 yeni üye alarak 30 üyeyi geçti. Doğuya doğru genişleme stratejisinin bir sınırı olması gerekiyordu. Rusya’nın bu sınırı Ukrayna’da çektiğini düşünüyorum. Rusya, Ukrayna’ya müdahaleye zorlandı. Batı, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale yapamayacağını, savaşı göze alamayacağını varsaydı fakat bunda büyük bir yanılgıya uğradıkları ortaya çıktı. Rusya bu hamlesi ile hem inisiyatifi ele geçirdi, şah-mat hamlesi olarak da değerlendirilebilir.
‘Rusya’nın büyük bir savaş kapasitesine sahip olduğu Ukrayna’da ortaya çıktı’
2014’teki neo-Nazi darbesinin ardından 14 bini aşkın insan ırkçı saldırılar sonucu öldürüldü. Bunların 3 bine yakını çocuklardan oluşuyor. BM’nin açıkladığı rakamlara bile bakılırsa Rusya’nın operasyonunda ölen sivil sayısı 125 civarında. Sivillere zarar verilmeden teknik olarak çok yüksek kapasiteli bir askeri müdahalede bulunulduğu anlaşılıyor. Batı’nın Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya’nın gücünü hafife aldığı ve Rusya’nın büyük bir savaş kapasitesine sahip olduğu da Ukrayna’da ortaya çıktı.
‘Rusya, Çin ve İran’la Asya’nın yükseldiği bir döneme girildi’
“Bu Soğuk Savaş sonrası dönemin sonunu işaret eden bir gelişmedir” ifadelerini de ekleyen Merdan Yanardağ, “Artık dünyada yeni bir dönem ve yeni bir düzen başlayacak. Rusya, Çin ve İran’la Asya’nın yükseldiği bir döneme girildi. Dünyada yeni bir ticaret düzeninin de devreye gireceği bir dönem olacak. Asya’nın öne çıktığı Batı’nın ve ABD’nin de gerilediği dönemin kapılarını aralayan bir gelişme olarak da değerlendirebilir. Afganistan’ı, Irak’ı, Vietnam’ı, Kamboçya’yı, Suriye’yi işgal etmiş ABD ve Batı kimseye ahlak dersi vermesin ve uluslararası hukuktan bahsetmesin. 2014’teki darbeye sessiz kalan Batı’nın bugün ahlak dersi vermeye çalışması son derece saçma diye düşünüyorum. Etnik temizlik girişimlerine de sesini çıkarmadılar. Artık NATO’nun doğuya doğru genişlemesi durduruldu” diye konuştu.
‘Batı’nın küçüleceği bir sürecin başlangıcı olacak’
“Yaptırımlar Rusya’nın kendi kendine yeterli bir ülke hale gelmesini hızlandıracak ve esas olarak Batı’nın Rusya üzerinde olan etkisini azaltacaktır” yorumunda bulunan Yanardağ, “Batı’nın küçüleceği bir sürecin başlangıcı olacak. Bir böbrek hastası diyaliz makinasına bağlı olduğu gibi Rus doğalgazına bağlı bir Avrupa’dan söz ediyoruz. Rusya ve Çin’in de Batı’ya yaptırım uygulamaya başladıklarında durumun ne olacağını görmek lazım. Çin ve ABD arasında savaşa yol açabilecek bir Tayvan krizi var. Çin’in Tayvan’a müdahale etmesi durumunda ABD ne yapabilecek? Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale edemeyeceğini varsayarak Ukrayna’yı kışkırttılar. Fakat Rusya’nın müdahalesi bu oyunu bozdu” diyerek sözlerini sonlandırdı.